PDA

Orijinalini görmek için tıklayınız : Cinler Alemi ve Definecinin Bilmesi Gerekenler !!!


ilkim111
04-26-2009, 12:16 AM
TANIMI VE VARLIĞI:

İnsanlık tarihi ile başlayıp günümüze kadar gelen ve kıyamete kadar da devam edecek olan cinlerin varlığı ve etkileri bütün medeniyetlerde gündemi meşgul etmiştir. Peki, nedir bu cin denilen olgu? Gerçekten var mıdır böyle bir varlık?
Cin’in kelime anlamı “örtmek, örtünmek, gizli kalmak” demektir. Terim olarak ise, “duyu organlarıyla algılanılmayan, şuur ve irade sahibi, ilahi emirlere uymakla yükümlü, mü’min ve kâfir gruplarından oluşan varlık” demektir.

Buna göre Cin, beden yapısı gözle görülmeyen, duyu organlarıyla hissedilmeyen, fizik ötesi yaratılmış manevi bir varlıktır. İnsan yaratılmadan önce, Allah tarafından melekler âleminde yaratılmıştır.
Bütün semavi dinlerde cinin varlığına inanılmakta Tevrat ve İncil’de çokça zikredilmektedir.

Kur’an-ı kerimde de otuzdan fazla yerde cinin varlığı anılmakta ve aynı adı taşıyan bir de sûre bulunmaktadır. Dolayısıyla cinlerin varlığı Kur’an-ı Kerim ve diğer semavi kitaplarca da kabul edilmektedir. Kaldı ki insanlık tarihi cinlere inanan ve onlarla haşir-neşir olan pek çok uygarlıklarla doludur. Cahiliye döneminde Sabiiler, Süryaniler, Eski Yunan ve Romalılar cinleri ilah derecesine çıkarmış ve dev, peri, şeytan adlarıyla da andıkları bu varlıklara tapınmışlardır, bunlarla sihir ve tılsım yapmışlardır.

“Azâim” ve “Havass” denilen bir takım ilimler ortaya çıkarmışlardır. Biz işin gerçek yönünü ele alıp, İslâm kaynaklarına göre Cinleri inceleyelim.

MAHİYETİ:

Kur’an-ı Kerimde cinlerin , "Cinleri halis ateşten yarattı. "(Rahman 15) " Cinleri de daha önce zehirli ateşten yaratmıştık." (Hicr 27) ayetleriyle ateşten yaratıldığı ifade edilmektedir. Anlaşılıyor ki cinler ateşin alevli yerinden yaratılmıştır. Ateşten yaratılan bir başka varlık daha biliyoruz: Şeytan. “…ben ondan hayırlıyım; beni ateşten yarattın, onu ise bir çamur parçasından!” (Araf, 12, Sad,76). diyerek Allah’a isyan eden ve rahmetinden kovulan şeytan. O da cinler topluluğundan bir varlıktı. Şeytanın bir adı da “İblis”tir. Kur’an-ı Kerimde bunu açıkça görmekteyiz: “..ancak İblis secde etmedi, o (yaratılış bakımından) cinlerdendi, Rabbinin emrini terk etti.” (Kehf, 50). Anlıyoruz ki Cinler ve şeytanlar aynı grubu oluşturan ruhani varlıklardır. Aralarındaki fark şeytanların, insanlara olan düşmanlıklarının daimi ve Allaha isyanlarının baki olmasıdır.

Cinlerin ise Allaha asi olanları olduğu gibi (insanlar misali) mü’min ve itaatkâr olanları da vardır. Bu bakımdan Cinler de, İslâm dini açısından iki kısımda incelenirler: Mümin olanlar, kâfir olanlar. İnsanlar gibi cinler de, Peygamberimize ve ondan öncekilere iman ve Allah’a ibadet etmekle yükümlüdür. Çünkü onlara da peygamberler gönderilmiştir. . “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56). Binaenaleyh ona iman eden, müminler grubuna dahil olur; müminlerle birlikte Cennet'e girer. Ona iman etmeyenler ise şeytanlarla beraber olur; Cehennem'i boylar. Bu husus Kur’an-ı Kerimde şöyle bildirilmektedir:

"Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'ı dinlemeleri için sana yöneltmiştik. Kur'an'ı dinlemeye hazır olunca (birbirlerine) "Susun" demişler, Kur'an'ın okunması bitince uyarıcılar olarak kavimlerine dönmüşlerdi. Ey kavmimiz! dediler, doğrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini doğrulayan, hakka ve doğru yola ileten bir kitap dinledik. Ey kavmimiz! Allah’ın davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarınızı kısmen bağışlasın ve sizi acı bir azaptan korusun."(Ahkaf, 29–31) . Doğrusu biz, o hidayeti işitince ona iman ettik. Kim Rabbine iman ederse, artik ne bir eksikliğe uğratılmasından ne de haksızlık edilmesinden korkar. İçimizde, teslimiyet gösterenler (Müslüman olanlar) de var, hak yoldan sapanlar (kâfir olanlar) da var. Teslimiyet gösteren kimseler, doğru yolu arayanlardır. Hak yoldan sapanlara gelince, onlar cehenneme odun olmuşlardır." (Cinn, 13-15). (Ey Muhammed!) De ki: “Bana cinlerden bir topluluğun (Kur’an’ı) dinleyip şöyle dedikleri vahyedildi: “Şüphesiz biz doğruya ileten hayranlık verici bir Kur’an dinledik de ona inandık. Artık Rabbimize hiç kimseyi asla ortak koşmayacağız.” (Cinn, 1-2).

ÖZELLİKLERİ:

Cinlerin özelliklerine gelince, burada Sayın Fethullah Gülen’e kulak verelim: “Cinler, şua ve enerji gibi varlık olduklarından, vücudun her tarafına nüfuz edebilme kabiliyetini haizdirler. Aslı cin olan şeytan için, Efendimiz (sav): “O, kanın damarlarda dolaştığı gibi, insan vücudunda dolaşır” buyurmaktadır. Bu hadisten anlaşıldığı gibi cinler, vücudun en iç organlarına kadar nüfuz edebilir ve orada bir kısım hastalıklara sebep ya da o hastalıklara engel olabilirler. Ancak onların, bu özelliklerinden istifade etme niyetiyle tedavi vb. hususlarda kullanılması, -o mevzudaki metod ve kıstasları kendi dünyalarına ait olacağından- çok defa tehlikeli olabilir.

Cinler, Kur’ân’da bildirildiği üzere, “Levh-i Mahv ve İsbat”ta olan şeylere muttali olmaya çalışır; oradan gözlerine ilişen bilgileri alır ve daha sonra da onları kendi hesaplarına değerlendirebilirler. Bazen, böyle hırsızlık sonucu elde ettikleri şeyleri, kendilerine açık insanların kulaklarına fısıldar; Efendimiz’in ifadesiyle “gır gır” eder ve çoklarını baştan çıkarırlar; zira bu bilgilerin %99’u kendi kattıkları yalanlarla doludur. Evet, belki bunlardan %1’i doğru çıkabilir; işte bu, diğer yalanlara referans olur... Kur’ân-ı Kerim’de cinlerin bu durumunu anlatan birçok âyet vardır. Şimdi onların birkaçının icmâlî mealini zikredelim: “Andolsun, biz gökte birtakım burçlar yarattık ve seyredenler için onu süsledik. Onları, taşlanmış her şeytandan koruduk. Ancak kulak hırsızlığı eden müstesna. Onun da peşine açık bir alev sütunu düşmüştür.” (Hicr/16-18), “Biz yakın göğü bir süsle, yıldızlarla süsledik. Ve itaat dışına çıkan her şeytandan koruduk. Onlar, artık mele-i âla’ya (yüce topluluğa) kulak veremezler. Her taraftan taşlanırlar. Kovulup atılırlar. Ve onlar için sürekli bir azap vardır. Ancak (meleklerin konuşmalarından) bir söz kapan olursa, onu da her şeyi delip geçen bir parlak ışık takip eder.” (Saffat/6-10).”

Cinlerin özelliklerini, yaradılışları gereği insanlardan ayrı düşünmek ve bunları kısaca maddeler halinde şöylece belirtmek mümkündür:

1. Ateşten yaratılmışlardır.

2. Duyu organlarıyla algılanamayan ruhanî varlıklardır.

3. Çeşitli şekillere girebilirler, (insan, yılan, kedi, köpek, inek gibi) hatta insanların içlerine ve çeşitli hayvanlara sızabilirler. Işınsal varlıklar olduğundan, çok hızlı hareket edebilirler. Ağır ve zor işleri kolayca yapabilirler.

4. Cinler de insanlar gibi ilahi emirlere itaat etmekle mükelleftirler. “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat 56)

5. Peygamberimizin risaleti cinleri de kapsamaktadır. Bunun için Rasülullah (s.a.v.) İslâmı cinlere de anlatmıştır.

6. Cinlerin bazıları müslüman olsa da ekserisi kâfirdir. Mümin olanları cennete, kâfir olanları da cehenneme girecektir.

7. Cinler gaybı yani geleceği ve gelecekte olacakları bilemezler. Ancak uzun süre yaşadıkları için insanların bilemedikleri bazı geçmiş olayları ve saklı bilgileri bilme imkânları vardır. Bu durum onların insanlardan daha üstün olduklarını ifade etmez. Sebe’ Sûresinin 14. Ayetinde “Süleyman’ın ölümüne hükmettiğimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak değneğini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eğer Gaybı bilmiş olsalardı aşağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.” Buyurulur.

8. Cinlerin ömrü insanlara göre çok uzundur.

9. Cinler bazı durumlarda insanlara zarar verseler de -bazen çok basit varlıklar da insana zarar verebilmektedir- inanan kimsenin bunlardan korkmaması ve bunların şerlerinden Allah’a sığınması gerekir. Zira Peygamberimizden sonra bunların Müslümanlar üzerinde etkileri kalmamıştır. İnsanın bunlardan çok üstün olduğuna gönülden inanması lazımdır. Ayrıca bunların tuzağına düşmemek veya onların şerrinden kurtulmak için Hz. Peygamber Ayet-el- Kürsi ile Nas ve Felak surelerinin okunmasını tavsiye etmektedir.

Cinler, şeytanlarla birlikte insanları kötülüklere sevk etmek ve onları yoldan çıkarmak için işbirliği halindedirler. Zihinlere ve kalplere bunların güzelliklerini fısıldarlar. Kur’an-ı Kerimde bu konu şöyle haber verilir:

"Aldatmak için birbirlerine cazip sözler fısıldayan cin ve insan şeytanlarını her peygambere (ve ümmetine) düşman yaptık. Bu şeytanlar ahirete inanmayanların kalplerinin o sözlere yönelmesi ve ondan hoşlanması için, bir de işledikleri suçlarını işlemeye devam etsinler diye böyle yaparlar. Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı, sen onları düzmekte oldukları iftiraları ile baş başa bırak." (En'am Suresi 112–113).

YAŞAYIŞLARI:

Kaynakların bildirdiğine göre Cinler de tıpkı insanlar gibi yerler içerler, evlenirler ve çoğalırlar, erkeklik ve dişilikleri vardır, doğar büyür ve ölürler. Yaşadıkları yerlere gelince, cinler dünyanın çeşitli yerlerinde, özellikle dağlık yerlerde, harabelerde, denizlerde, çöllerde, mezarlıklarda ve çöplüklerde yaşarlar.Yiyip içtikleri şeyler ise ihtilaflıdır. Bir kısım kaynaklar, cinlerin yemek kokularıyla veya yemek artıklarıyla, kemik ve hayvan dışkılarıyla beslendiklerini belirtirler. Kabul edilen görüşe göre ise kendilerine özgü gıdalarla ve tarzda beslenirler.

“Havass” ve “azâim” türünden bazı metinlerin okunmasıyla cinlerden faydalanma girişiminde bulunulmasına huddâmcılık, bu işte kullanılan cinlere de huddâm denir.Cinlerin insanlarla temasları göz önüne alınarak bu gibi yerlerde dolaşırken her halde dikkatli olunması ve manevi tedbirlerle önlem alınması tavsiye edilir.

istihkam
04-26-2009, 12:36 AM
eyvallah usta hurmetler.
ozellıkle ımza kısmın cok mu cok hosuma gıttı:)

DAYI
04-26-2009, 11:09 AM
selamünaleyküm eline sağlık usta baya bi emek vermişsin teşekkürler DAYI

SEYRANİ
04-27-2009, 04:41 PM
eyvallah kardeşim define işiile uraşmaktan bizde bu kulllar ile baya bi samimi olduk her yönlerini neler yaptıgını neler yapamadıgına bilmiş olduk:)