Tekil Mesaj gösterimi
Alt 06-29-2011, 02:28 PM   #2
tarıkziyad
Tecrübeli Üye
 
tarıkziyad - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Oct 2010
Mesajlar: 910
Tecrübe Puanı: 271015
tarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond reputetarıkziyad has a reputation beyond repute
Standart

TABLOSU KONACAK!!!!!!!
elif=1, be=2, cim=3, dal=4; =
he=5, vav=6, ze=7; =
ha=8, tı=9, ye=10; =
kef=20, lam=30, mim=40, nun=50; =
sin=60, ayın=70, fe=80, sad=90; =
kaf=100, re=200, şın=300, te=400; =
se=500, hı=600, zel=700; =
dat=800, zı=900, gayın=1000. =
Bu diziliş Arap dilinin harflerine göredir. Farsçada kullanılan sesler için
benzer harfler de yine asıl alfabedeki gibi değerlere sahiptir. gef=20,
ye=7, çim=3, pe=2 gibi. Bu durum Türkçedeki sesler için de aynıdır.
Ebced hesâbında bir târihin belirlenmesi esas alınmıştır. Bu durumda her harfin
bir sayı değeri veya kodu vardır. Bir târihin ortaya çıkması kelime, cümle,
mısra veya beyti meydana getiren harflerin değerlerini hesaplayıp toplamakla
olmaktadır. Buna “târih çekmek” “târih düşürme” ve “târihlemek” adları da
verilmektedir. Bu târihi düşüren ise çok husûsî mânâda ve sâdece bu sanat içinde
“müverrih” yahut da “târihçi” adıyla anılır. Bu adla anılan kimseler târih
düşürürken; bulmak istedikleri târihi veren ibâre şâyet arzu edilen gibi olmazsa
bâzı kelimelerde yazı ve imlâ yönünden tasarrufa baş vururlar. Meselâ: “davâ” ve
“fetvâ” kelimelerinin son harfleri Osmanlıca yazıda “y= “
ARABİDEKİ “YE” HARFİ YAZILACAK!!!!
ise yazılır ve “â” okunur. Bunlardan y=10, elif=1 sayılarına eşittir. Eğer
istenen târihte bu kelimelerden biri yer alıyorsa yazıda ebcedle târih düşüren
“y”yi veya “elif”i seçebilir. Böylece bir seçim içine girerek istediği târihi
elde edebilir. Bundan başka bâzı kelimelerde, yalnız bu niyetle başka imlâ
tasarruflarının da yapıldığını görmek mümkündür. Hattâ bu tasarruflar kelimede
birkaç imlâ ortaya çıkardığı gibi, yanlış yazmalara bile yol açar.
Bu şekilde târih düşürmelerin yanında bâzı sanatkârlar âyet ve hadîslerden de
faydalanarak ebcedle târih düşürmüşlerdir. Fâtihin uzun Hasanı yendiği yıla
düşürülen;
Ve yansurekellahu nasren ‘azizen H. 878 (1473)
târihi buna örnektir.
Ebcedle târih düşürme sanatı İstanbulun fethine kadar seyrek görülmesine rağmen
bu târihten sonra canlılık gösterir. Fâtih devri âlimlerinden İstanbulun ilk
kâdısı olan Hızır Bey, eski edebiyatımızda bu sanatın öncüsü olarak görülür.
Asıl edebiyatımızda bu sanatın en mâhir ustası Sürûrî (1752-1814/1165-1229)dir.
Sürûrî düşürdüğü târihlerde sâdece târih vermemiş, ele aldığı zâtı bir-iki mısra
ile en iyi şekilde ifâde de etmiştir. Bu güç onun tahsîlinden gelmektedir. önce
“Hüznî” mahlası ile şiirler yazan Seyyid Osman daha sonra Şeyhülislâm Tevfik
Efendinin tavsiyesi ile “Sürûrî” mahlasını kullanmıştır. Sürûrî sâdece kendi
devrine değil, kendinden önceki zamanlar için de târihler düşürmüştür. Bu,
şâirin başka bir yönüdür. Fakat bu târihler devletin kaderini de ilgilendirir.
Onun söylediği târih sayısı iki bini bulmaktadır.
Sürûrî bu sanatın altın çağını yaşatan şâirdir. Ancak târih düşüren daha pekçok
şâir vardır. Bunun yanında müşterek târih düşüren şâirler de görülmüştür.
Meselâ;
İlm-i ehle medrese yapdırdı Şeh Abdülhamîd (1195)
mısraını Sürûrî ile Tevfik söylemişlerdir.
Ebcedle târih düşürme günümüze kadar gelmiş, hicrî târihler yanında mîlâdî
târihlerde de görülmüştür. İsmâil Yakutun şu târihi birkaç sene öncesinde
hacdaki tünel hâdisesinde kaybettiğimiz Prof. Dr. Amil
Çelebioğlu için düşürülmüştür.
“Çıkdı üçler hep berâber haccı eylerken edâ
Târihin “Lebbeyke gufrânek ey Âmil dediler.” (1410)
Buraya kadar olan izâhât, basit şekille düz târih düşürme sanatını içine
almaktadır. Ancak bu hünerde çeşitli târih türleri ile de karşılaşılır. Ebcedle
düşürülen bu târihlerin; tam, tamiyeli târihler, noktalı ve noktasız harflerle
düşürülen, mucem muhmel târihler, katmerli târihler vs. olmak üzere pekçok
çeşitleri vardır. Ayrıca, mânen, lafzen, mânen ve lafzen, karışık, santranç
usûlü târihlerle muammer târihler ve bilmeceli târihleri de zikretmek gerekir.
Arap edebiyatında pek görülmeyen ebcedle târih düşürme en çok; Türk ve Fars
edebiyatlarında yer almıştır.
2. Alternatif : EBCED HESABI
Eski alfabedeki harfleri hesap ederek tarih düşürme usulü. Eski alfabelerin her
biri bir rakamla değerlendirilir ve bunlar hesap edilerek yazılan bir ibareden
bir anlam ve tarih çıkarılır.
Bu usul, eski tarihçiler ve şairler tarafından çok kullanılmıştır. Ezberde
kolayca kalan bir şiir aracı ile, bu olayın tarihini bulmak kolay olduğu için
anıtların tarihleri ve ünlü kişilerle İlgili çeşitli tarihler, çoklukla bu
usulde yazılmış mısralarla tespit edilmiştir.
Meselâ , Mimar Sinan’ın mezar taşında olan “gicdi bu demde cihandan biri mimaran
Sinan” mısraı, ebced usulüne göre hesap edildiği takdirde, Mimar Sinanın eski
tarihe göre ölüm yılı olan 996 rakamı çıkar.24
__________________
Ölüm var YAAA ÖMER
Edeple gelen lutufla gider
bir gemileri yakanı sevdim birde gemileri karada yüzdüreni
tarıkziyad isimli Üye şimdilik offline konumundadır   Alıntı ile Cevapla