Profesyonel Defineci
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 242
Tecrübe Puanı: 52017
|
Cevap: Volçan Voyvoda Belgeleri, Dev Arşiv.
KURT TEPE YOLU BURASI 27 NOKTA VE HAKİKİDİR
kurt tepe yolu hafif meyilli olup çevresi ağaçlıktır daha ilerde rengarenk kesme taşlar göze çarpar tepenin ortasındaki kayada üç dört adım büyüklüğünde bir kurt resmi vardır ağzı açıktır kafası yola bakar bu bizim kılavuzumuzdur bu yolu izlersek bir sahipsiz tepeye ulaşırız bu tepenin üst tarafında sivri bir mezar vardır bu mezar sahte olup dikkat edilecek husus burada bir taşta istavroz görürüz bu taş vezir köprüden sökülmüş olup buraya kadar binbir güçlükle getirilip altınada bir kazan paramız yerleştirilmiştir
BURASI YİRMİYEDİNCİ NOKTAMIZDIR VE HAKİKİDİR. karacalar köyü ayran pınarı uzun ali değirmeni karahasan köprüsü hora tepe KUDRET HAMAMI
Yüzkırk gün civarında devamklı olarak haramiler deresi civarında dolaştık bir rum köyünü bastık kadınları ile gönül eğlendirdik zengin ganimetler elde ettik işte haramiler deresini aşar bağdat yolunu gezersek deve bağırtan yokuşu adını verdiğimiz dik ve sarp bir yokuşu yalar geçeriz ancak kahim bir yerde bir gece ve yarım gün konakladık bu civarda yüklü bir deve resmi olup önünde bir diğer deve yükünü boşaltmış yüküne doğru bakar vaziyettedir onun önünde bir sıpa resmi vardır az meblağ yüklü olup en az yüz kişiyi günlerce besler biraz ilerde hafif bir yokuşta öğlen vaktine yakın ormanda ilerliyorduk bu ismi adamlarım ve benden başka kimse bilmez dedimki burası pamukçu yokuşu olsun .. bu yokuşu yarım saat civarında geçtik ve yokuşun sona erdiği yerde taşa bir balık bir ok ve bir nal resmi yaptık balık oka ok balığa bakar şekildedir yakınında bir değirmen vardır yanına değirmenin yanına vardığımızda mola verdik çünki çok yorgunduk değirmenci stevan bizi ağırladı karısını bana ikram etti doğrusu karısıda oldukça güzeldi esmer mavi gözlü uzun boylu ve balık etinde geniş kalçalı sabaha kadar gönül eğlendirdim.
Sabah uyandığımda bir baktım en kıymetli haritaların ve bir çanta altın param çalınmıştı değirmenci ise meydanlarda yoktu hemen adamlarımı uyandırdım anında atlara atladık ve yıldırım sürati ile peşlerine düştük karacalar köyü civarında stevan ve karısını kıstırdık kısa süren bir mücadeleden sonra stevanı öldürdük bir mezar yaparak içine koyduk anjelayı aramıza katarak yolumuza devam ettik bu güzel kadına kıyamamıştım ayrıca kadınada ihtiyacım vardı kurt dere denilen bir yara inerek dereyi izlemeye başladık burada ana taşa oymalı ali ağa değirmenini bulduk sahibi bir türk tü kendisini vurduk değirmenin adını uzun ali değirmeni olarak vaaz ettik değirmenciyi kuyuya atarak yaptığımız mezara bir bakır parayı ve kıymetli üç yerin haritasını yerleştirdim burada anjelika adamlarımdan biri tarafından tecavüz edilerek öldürülmüştü bu adamımı affetmedim oracıkta öldürdüm uzun ali mezarı yakınlarında bu mezarları yaptırdım cesetleri buraya koydurdum anjelanın zümrütten yüzüğü ve kolyesi baş ucunda olup sadece saygı ve sevgi neticesinde kendisine bıraktım.
Karacalar köyünün arkasına dolanarak beyaz bir taşa oyarak muazzam bir şekilde ağzında mektup bulunan posta güvercini resmini yaptık bulacak olursanız mektubu kırın içinde şifreli bir harita olacaktır bu haritamda kara hasan köprüsünde mevcut paramızın yerlerini ihtiva eder otuzyedi günde çizilmiş dağ tepe ova isimleri şifreli olarak bulunmakla beraber iki katı günde çözülür konstantin eyaletinden itibaren emanetlerimizin yerlerini noktalarına varıncaya kadar burada izah edilmiştir uzun ali değirmeni ali bey köyü yakınlarındadır ben uzun ali değirmeni civarında keçi deresi olaylarını ilerde ifade edeceğim… karacalar köyünün arka kısmına geldik burada ikibuçuk gözlü bir metre genişliğinde üzerinden su geçirilen mermer oluklu ve mermer ayaklı çok güzel inşa edilmiş bir köprü bulduk dikkat edilecek olursa kuru bir derenin üzerine kurulduğu görülür kemerli bir köprüdür toprağın rengi deve tüyü rengine eşittir ayran pınarına üçyüz adım mesafede tepede taş döşemeli yolu bulunan hora tepemiz mevcuttur.
Yolu izlersek sol tarafımızda bir çeşme görülür çeşmenin taşında bir gayda resmi ile üzüm salkımı resmi vardır bu çeşmenin arkasına bakarsanız dört köşe bir taş vardır bu yontma bir taştır kemençe rezmi bu taşın üzerinde olacaktır civarda biede keçi resmini görürsünüz hora tepemize çıkarsanız toprak içinde gömülü otuzsekiz adet oturak taşımız vardır görecek olursanız bunlardan bir adedi değişik olup rengide farklıdır kaldırıp bakınız ortada sandık biçiminde siyah bir taş olup altında mahsenimiz mevcuttur bu taşın üzerinde istavroz olduğu gözünüzden kaçmayacaktır içlerinde en basit fakat en enteresan olanı üç adet dikili taştır ikisi bir arada olup üçüncüsü bunlardan farklıdır ikisi bir arada olandan sağdakini kaldırır burada bir kemençe resmini görmeye çalışın şayet görebilirseniz kırın kırar kırmaz epey bir ganimetimiz akacaktır ayran pınarı olarak işaret ettiğim pınar hora tepenin üçyüz adım etek tarafına raslar bu pınara epeyce mesafede ve bu pınarın arkasından ana taşta bir gayda resmi olacaktır onun arkasında bin üçyüz elli okka çeken napolyon altını saklayanüç basamaklı merdiveni bulurum merdivenin altına bakarsan aradığınızı bulup memnun olursunuz
KUDRET HAMAMLARI kırcaali köyünde kalır
Hamamın döşeme taşlarında köpek ve karaca izlerini görürüz bu hamamın arkasına dolaşıp bakacak olursanız kayalık bir mahal ile karşılaşırsınız iyi inceleyin burada bir kadın çocuk taşır vaziyette kabartmadır tarafımızdan yapılmıştır çocuğun içinde üçyüz adet sarı lira olduğunu ben bilirim şayet rasgelirseniz tecrübe edin hamamın tekrar önüne gelin karşı kayalara göz atarsanız kaya üzerinde üçyüzatmış altı rakamını görebilirsiniz bu kayada karaca izleri tarafımızdan fevkalde yapılmıştır şunu söylemek lazım gelirse bu karşı kayalarda hiç ot bittiğini görmedik bizde ona uygun isim taktık dedikki nohut kaya olsun
ÇATAL KAYA
Uzun zamandır kayda geçme fırsatı bulamamıştım hatırlamakta zorluk çekmeme sebep olacak o kadar zor anlar yaşar olduk ki kayıt etmemin zaruri olduğu kanaatine vardım Edirne yi Konstantine ye bağlayan yol üzerinde tarihi çok büyük bir meşe ağacının gölgesinde yaz günü konakladık. Burası şirin bir gölün kıyısında olup derin surlarla kaplı eski kasaba harabelerinin yanındaki mahale Çatal kaya derler çatal kayanın kuzeyinde bir göl olup adına yaban domuzu izi yada bataklığı denir . Küçüktür bana göre göz kararı ile tahmin etmem gerekirse en fazla iki harman genişliğindedir.
Gölün ortasına gelen büyük bir kaya üzerinde yontma yol genişliğinde oyuk işareti mevcuttur. İki tarafında da kadın cinsel organının şaheser bir resmi görülür. Erkek cinsel organını ise aksi istikamette yani karşı tarafında görebilirsiniz. Otuz iki cm uzunluğunda olmakla beraber kabartma ve iridir. Kadın cinsel organı ise zevkten inler durumda resim edilmiştir. Tamı tamına yüz seksen iki bin adet Reşat altını bu taşın altına defin edilmiştir. Üzerine ise yüz yirmi bir küp şarap dökülmüştür. Bu paranın tılsımı budur. Bütün bu işlemler tam olarak altı günümüze mal oldu. Yanımda ise sadık adamlarım dan yedisi vardı. Bunlar sırası ile Panov Adriyano Vasil Dimitrov Petrov Slançev ve Yovani idiler.
KORSAN MAĞARASI
Yıl bin yediyüz kırk iki ( 1742 ) Kasım ayında yedi yüz seksen kişilik bir birliğim Vasilevski nin kumandasında ansızın İskenderiye den çıka geldi. Bol miktarda nevale almışlardı Vasilevski nin yanında Baltınar lı kara yılan tahta bacak ahmak batrian Edremitli kör soryan Adriyatikli defrian bir araya gelmişlerdi. Üç parça gemide doksan ton ağırlığında nevale kıymeti bariz tıka basa doluydu. Birleşik arap emirliklerinin ve krallarının Osmanlı devletine hediye olarak göndermiş oldukları hazineleri bir araya toplamışlardı. Oldukça büyük korsan yapısı bir mağaranın önünde gemileri demirlediler. Onları oldukça sevinçli karşıladık o akşam ateş yaktırdım. Balık ve şarap içtik başlarından geçenleri anlattılar bize. Doğru söylemek gerekirse bir an adamlarımla gurur duydum. Ertesi sabah erken saatlerde malı toplam bin iki yüz adamla mağaraya taşımaya başladık. Aralık ayının ilk yarısı hala üç gemiden müteşekkil malı mağaraya taşımakla meşgulüz aralık ayının son günleri. Bitkin ve uykusuz bir şekilde malı çekmeye ve ebedi istiraatgahına yerleştiriyoruz çalışma bitkinlik vermeye başlamıştı. Yıl atladı bin yedi yüz kırk üç ocak ayının ilk birkaç günü malı çektik Petrovun bana söylemesi seksen gün çalışmıştık. Ama sonuç memnuniyet verici idi.
Osmanlı zor günler yaşamaya başlamıştı. Malları taşıdıktan sonra geriye boş gemiler kalmıştı onların icabına bakmanın zamanı idi. Gemileri ayrı ayrı bir eşkenar üçgen biçiminde denizin en derin olduğu bölgede batırdık burası tamamen kuzeye cephelidir. Müstakiliyeti ilelebet payidar olacaktır. Mağaranın ağzı onsekiz adım yüksekliğinde on bir adım genişliğinde dir. Bir yelkenlinin rahatça girebileceği konumdadır. İçeride ise bir delikten yüz otuz bir merdivenle yukarı çıkarız buradan bir odaya gireriz. Beş yüz elli oktav ebadında kos kocaman bir oda ve tıka basa doludur. Manzarası ise muhteşemdi. Bu yolu kapattık açması fevkalade zordur. Girmek için odanın kenarından kapısı olup horasanla sıvalıdır. Bu bana göre oldukça kolaydır. Yalnız yukarıdan yirmi bir kulaç sarkmak gerekir. Bir çekiç ve murçla kırıp girilebilir. Bu işin marifeti neticesinde kumandanlarıma muazzam bir ziyafet verdim.
KILIÇLI MAĞARA
Bu mağaramıza giderken yeşil akan bir su görürsünüz. Kılıçlı mağaramızın girişi dardır girilmesi halinde sürünmek zorunda kalınır. Büyük mahzene geldiğinizde ağzınızda biriken tükürüğü yutmakta zorlanacaksın. Gerek kapı ağzındaki gördüğün gerekse ilerde karşında gördüğün manzara iliklerine kadar kas katı kesilmene neden olacaktır. Bana göre en muhteşem anım ve en büyük çalışmalarımdan biridir burası. İçeriye girebilmen halinde göreceğin çok şey var. Kılıçlı mağaramın civarında piliçli tavuk dediğimiz bir tavuk beş adet yavrusundan ibaret olup kabartma olarak değerli adamım olan slançev tarafından yapılmıştır. Bunların bulunması halinde bilinmeli ki burası benim birinci bölgemdir. Piliçli tavuğumu bulursanız Muaffak olmamanız için hiçbir sebep yoktur. Ana tavuktan yetmiş metre kuzeye yürüdüm simsiyah bir kayada sadece tek bir karayılan resmi gördüm. Ağzı şimale bakıyor boyu ise yirmi yedi cm dır. Şimdi kayanın önünden güneşe doğru yirmi yedi kulaç sayarsam yer oturtulmuş tahmini yetmiş ya da seksen kilo ağırlığında çentikli bir taş görürüm. Bu taşı devirip kırk elli cm kadar kazarsanız horasanlı bir çukur ile karşılaşırsınız. İçi boştur aman siz siz olup yanılmayın tam ortasında bir işaret var.
Bu işaretin anlamını çok düşünmeden ben seçtim. Uğraşın bir keski ile bir çekiç kullanarak işareti kır. Alacağının top yek ün sayısı sadece yetmiş iki parçadır. Bu kadarını bulan gerisini de bulacaktır muhakkak. İşte bu bölgemizin adı kılıçlı mağara, veya çifte kılıçlı mağaradır. Büyücüm ve kâhinim ,sevgili papaz mişigın iki adet her biri tam yüz sek sen okka çeken platin iki kılıcı derince deresi, yahut camik mevkiinde dar ve sarp vahşi bir çatak içinde bulunan derin, ama dar mağarama getirdi. Reçko petroviç üç parmak kalınlığında, paslanmaz krom çelik yayları kılıçlara vurguladı, yayların altında ise iki ağırlık boşluğa sallandırıldı, her biri her biri yüz otuz beş okka çeker. Onlar davetsiz misafirlerimi karşılamaya hazırdı artık. Eee bana ait bir hazineyi almak pek kolay olmasa gerek, karşılığını muhakkak alırlar. Katiyen kimse içeri girme şansına sahip değildir, lakin günlüğüme sahip olan hariç. Ama hiçbir bilgisi olmayan, bin bir kere lanet getirir. Aslında benim yaptığım işlemler pekte o kadar zor değildir.
Ama yaptıklarımı çözecek kişi benden çok daha zeki olmalı. Mağaramın önüne gelindiğinde kılıçlar çalışmaya başlar. Belirtmekte olduğum sahaya ayak basmamak gerekmektedir. Mağaramın sağından, ve yahut solundan muvaffak olmak lazım. Taşları çıkartacak olursak yaylar boşalır, kılıçların görevi biter, zararsız hale gelirler. Kılıçlı mağaramın üstünde kabartma olarak işlenmiş kılıç resimleri vardır. Sağ salim içeriye girecek olursak, sağ ve sol cihetlerde muhtelif ebatlarda put resimleri görürsünüz. Mağaramın ağzından yüz yirmi iki adım içerde yedi adet yol olduğunu görebiliriz. Bu yolların hepsi bir birine bağlantılı olup, son derece komplekslidir.
Yolların başlarını ve sonlarını asla getiremezsiniz. Lakin yedinci yol gerçek olup hazinemize gider. İçerde bir maymun elinde muz yer konumda resim edilmiştir. Muzun ortasında bir adet Bizans altını mevcuttur. Bu maymundan tam olarak, yetmiş bir adım ilerde, karşımıza son derece kalın, bir demir kapı gelir. Anahtarı üzerinde bıraktım, bu meyanda benim yüzümü çok merek ediyorsan, benimle tanışmak istiyorsan, anahtarı sağa doğru çevir. Anında fırlayıp seni vuracak olan ok benimle tanışmanı sağlayacaktır. Yani seni öldürecektir. İçerde Helenistik çağa ait bronz heykeller ve de silahlar buradadır. Hepsi tahmini on beş ton ağırlığındadır. Bunun dışında mahzenimin , sağ ve sol duvar kısımlarında, birer salkım üzüm resimleri ile, iki adet Atinalı askerin kabartma şekilleri şaheserce resim edilmiştir. İçerisi loş karanlıktır.
KARADAĞ ( KARATEPE )
Baş değirmen in izahında bahsi geçen kuru kulak deresi nin, sol tarafındaki içine üç basamakla çıkılan mağaranın yan tarafından, ince kaldırımlı bir yol geçmektedir. Mağara ile bu kaldırımlı yolun çevresinde, belirli aralıklarla dikmiş olduğumuz on iki adet siyah taş bulunmakta dır. Mağaranın dış kısmında ana kayaya muhteşem bir çalışma neticesinde ortaya çıkarttığımız, dört delikli kopanımız mevcuttur. Bu kopana nın çevresinde, yine ana kayaya oyma olarak işlenmiş bir kama resmi aynen görülecek konumdadır. Günlüğümde çok bahsetmiş olduğum Ceneviz kalemizde bu civardadır. Ne aradığınızı bilmeniz durumunda gözünüzden kaçmayacaktır.
Kale ile ince yolun yakınındaki küçük dere içinde, aynen yine ana kaya üzerinde bir sofra resmi mevcuttur. Bu sofra resminin çevresinde, yine dikili taşlarımız vardır. Bunların sayısı ise dört adettir. Sonuç itibarı ile bütün bu izahatın tamamı aynı zamanda kara dağın (Karatepe) açık tarifidir. Bu meyanda üç tepelerde vaz geçilmez önem taşımaktadır. Yani Ceneviz kale, üç basamaklı mağara, ve üç tepeler. Kara dağın ve yahut ta kara tepe nin, zirve çevresinde boyun noktalarında bulunan, ana kayada yine oyma tarz da bir geyik resmi ile, omzunda bakraç olan bir kadın, eli silahlı ayakları dokalı, adete zirveye tırmanmakta olan bir erkek resmi var. Ceneviz kaleden kudret kale yolu günlüğümü içermektedir.
BAŞ DEĞİRMEN ve EMİN OVUN MEZARI
Baş değirmenin yakınlarında, taş üzerinde, köpek ayak izleri olduğunu görebilirsiniz. İyi inceleyecek olursanız, dut ağaçlarını görürsünüz. Bu dut ağaçlarının karşı yönünde, tek bir armut ağacı olduğunu fark edersiniz. Son derece dikkatli tetkik edecek olursak, armut ağacının etrafında taş dizili olduğunu görürsünüz. Dizili taşların bir tanesinde, tek bir çizme resmi görebilirsiniz. Asıl dolu olan çizmeyi ise bu ağacın kovuğuna gizledik. Aynı yerde yakın civarda, üç adet dikili taşlarımız vardır. Bu dikili taşların alt tarafındaki çayırı görmeliyiz. Bu çayırın kenarında görülen çeşme bizim çır çır çeşmemizdir. Çır çır çeşmesinin suyunun düştüğü yerde, değirmenci stoyanın parasını içeren ibrik gizlidir.
Değirmenin önünde ise, bir çayır var, burasının çok çayır diye anıldığını ben çok kez duydum. Bu çok çayırın, alt tarafında bir kaya var, ve tek öküzü andırdığını fark edebilirsiniz. Bu öküzde tek bir delik ve bir derviş mevcuttur. Aynı öküzün yan tarafında bir arabanın aralarından ancak geçebilecek bir konumda olan iki adet kaya görebiliriz. Bu taşların tam ortasında dokuz şinik paramız gömülüdür. Bu kez tekrar değirmenimize dönüyoruz, değirmenin üst kısmında, bir alan var bu alanda iki büyükçe taş var birine atlarımızı otlamaları için bağlar idik. Diğerine ise bir eğer ve özengi resmi yaptık. Özengilerin altına yine bir miktar paramızı sakladık. Yine değirmenin üst tarafında bir kaya üzerinde bir eğer resmini görebiliriz. Aynı kanarada iki delik gözleriz, bu deliklere yerimizin doğruluğunu gösteren üç adet ( müjde ) para koyduk. Değirmenin ocak başında yedi adet merdiven bulunmaktadır, merdivenlerin üçü orijinal dördü ise tarafımızdan yapılıp konulmuştur.
Dikkat ederseniz yedi kiriş deliğini görürsünüz, değirmenin oluğu taştan olmakla beraber üç karıştır. Parayı gizleyen tapa ise bu oluğun içinde olduğunu çok dikkat ederseniz görürsünüz. Bu oluğun karşısında bir kaynak bulunmaktadır, kaynaktan gün doğusuna doğru bir kuşak boyu ölçerseniz burada yine bir miktar paramız saklıdır. Kaynağın tam karşısında bir kaya var, bu kayanın içi dolu olup horasanla sıvalıdır. Yine yukarı doğru yol alıyoruz, yol üstünde masa büyüklüğünde düz bir taş görürüz, bu kayanın üstünde dikine zincir baklaları olduğunu görürüz. Bu kayanın dört köşesinde ise halkalar vardır.Bahis konusu bu kaya bir kapak taşı olup altının mağara olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu mağara iki yüz koyunu alabilecek genişliktedir.
Öküzlerin güneyinde, üç adet toplama tepeler görürüz, ortadaki tepenin toprak ve taş karışımı olduğunu anlamakta hiç gecikmezsiniz. Bu tepenin üstünde dikili bir taş olup içi dolu ve horasanla sıvalıdır. Tepenin içini açarsanız on altı tüfek on altı bıçak on altı tabanca olduğunu görürsünüz. Asıl zenginliğin bunların altında olduğunu anlamanız için kazıya devam etmeniz gerekir. Bu yerden yine güneye devam edersek bir küçük alan ile karşılaşırız. Burada pehlivan kayaları görürüz, pehlivanların birinde koç kafası ve leğen, diğerinde ise domuz kafası ve ibrik görürüz. Buradan kopana nın yanına gideceksin, buraları çok iyi araştırman gerek, burada bir insanın sığabileceği bir kovuk olacak. Burası benim yattığım yerdir, kafa kısmının üstünde bir istavroz gözlemen gerek. Burada paramız mevcuttur, burayı uzanarak dirseğimin altına ve popo mun altına para koyup sıvadım. Yukarıdaki kanarada bir keçi patikası var burada bir koltuk kayası görebilirsiniz paralarımız zengiyanın altındadır.
Aynı yerde elma içinde istavroz mevcuttur, istavrozlu elmada üç adet para sıvalıdır buranın kanıtı budur. Koltuktan bakınca bir yarık göreceksin yarığın olduğu yere gel, bu yarıktan aşağı doğru baktığında bir alanlık göreceksin. Bu alanda iki çizme dolusu paramız vardır,koltuğun önünde bir delik birde istavroz görürüz, istavrozu kırman halinde bir miktar zenginliğimiz akar. Aynı yerde bir el, bakırı tutar konumdadır gerçek dolu olan, para ihtiva eden kazan ise hemen altındadır. Buradan derenin yukarı kısmına doğru yani kurt kaya ya kesik taş mevkine doğru kırca ali patikası sudan gidilecek ta ki kuru dereye ulaşana dek. Karşı yönde bir yaban kirazı gözleriz, burada iki tüfek ve bir bıçak görürüz. Burada da bir miktar emanetimiz vardır, emanetler çanta içindedir. Buradan değirmene doğru gidiyorsun, değirmene ulaşılması halinde taş üzerinde üç adet köpek ayak izini görebiliriz.
Köpek izinden değirmenin eşiğine kadar bir reali ( reola ) saklıdır. Bu realiler seni değirmenin duvarlarına götürür paraların bittiği yerde büyük meblağımız gömülüdür. Değirmenin aşağı yönünde bir alanlık gözleriz, bu alanlığın tam ortasında bir şinik paramız gömülüdür. Tekrar değirmene gelecek olursak yakın civarda büyük çe bir istavroz görmeliyiz bu istavrozda da paramız mevcuttur. Dereye inilmesi halinde dört adım mesafede margarita gömülmüş, bunun karşısında üç adet kavak ağacı görür, aynı yaşta olduklarını fark ederiz. Değirmenin çarkının dönmesi halinde aynı zamanda kavak lara su veriri, her ağacın altında bir miktar emanetimiz gömülüdür. Bunlara dört adım mesafede bir kaynak olduğunu görürüz, bu kaynaktan bir bel kuşağı mesafede bakırı andıran bir kaya görürüz, paramızda malum olan yerdedir. Tekrar değirmene giriyorsun değirmencinin ocak başında oturduğu yeri görürsün, diz boyu kazarsanız paramıza ulaşırsınız. Değirmenin civarında kovan kaya diye anılan yer ağzına kadar doludur, aynı yerde yazılı bir taş gözleriz, burada ise beyaz paramız mevcuttur.
Değirmenin savağını geçtiğimiz zaman, karşıda keçi yolunu görür takip ederiz, bu yoldan kanaranın yanında yüz elli kadar koyun alabilecek bir mağaraya ulaşırsın. Aynı kanaranın boyundan devam ederseniz, ilerde minareye benzeyen bir kaya görürsün. Bu kayada büyük çe bir istavroz olduğunu gözleriz. Buradan yukarı doğru devam ediyorsun, belirli bir mesafe sonra, tekrar bir mağara göreceksin, bu kez üç yüz koyun alabilecek büyüklükte, ve kapısında direk vardır. Kanaranın yanını bırakmaksızın devam ediyorsun, ta ki yedi merdiveni görene dek. Merdivenlerden bir çayıra çıkacaksın, sağ tarafa baktığın zaman fırın ağzına benzeyen başka bir mağara göreceksin. Bu mağaraya diz üstü girilir, üst tavanı tetkik et ( kulunk ) diye bir yazı görürsün, tam altında ise altın saplı ağsa sapı çemşirden ( şimşir ) onun içinde altın stoyanın kitabı mevcuttur, üç mühür ile kaplıdır. Aynı bölgede on iki civcivli tavuğu yaptık, civcivin biri tavuğun sırtında, sırttaki civcivin baktığı yönde paramız mevcuttur.
Yine bunlara yakın civarda bakraçlı bir kız vardır, yine altında paramız mevcuttur. Aşağıya bakman halinde ıhlamur ağacına çivi çakılıdır, iyi dikkat ederek incelersen dal dirsek yapar, tam altında emanetlerimiz gömülüdür. Kanaranın üst tarafında kızılcık ağacına dayalı işlenmiş bir taş görürüz, burası Emin ovun mezarıdır. Mezarın bel kısmında iki tabanca ve üç kuşak dolusu para gömülüdür, kafa kısmından bir adım mesafede kayayı kaldırırsan burada da yine paramızı bulabilirsiniz. Bunlara yakın yerde yedi merdiven var yukarı çıkılması halinde küçük bir delik görülür. Burada bir ateş yakacak olursan dumanın çıktığı yerde, bir tas dolusu değerli taşlar ve çok miktarda paramız mevcuttur. Bu civarda göreceğin her işaretin altında, otuz okka paramız vardır.
Tekrar değirmene dönelim, burada bir kanara var kanaranın hemen altında yarım bir ot tepesi var, aynı yerde beş kişinin sığabileceği bir kuruluk var bir yağmurluk kadar. Nişan mahiyetinde, tarafımızdan yapılmış iki adet delik gözleriz, deliklerin derinliği ise insan kolunun dirsek kesimi girecek kadardır. Aynı kayanın üstünde bir istavroz görebiliriz, işte para yeri buradadır. Tekrar değirmene dönüyoruz, oldukça yakınlarda dut ağacı gözleriz, dur ağaçları üç adettir. Ağaçların birine yakın mesafeden on dört adet gümüş mermi atılmış durumdadır. Bu ağacın altında on yedi okka paramız gömülüdür, çok yakınlarında bir kaynak gözleriz, kaynağın karşı görüntüsü, fayton biçiminde olduğunu fark edebilirsiniz. Bu fayton gibi görünen kısmında küçük bir mağara görülür, işte gerçek ve de büyük zenginlik bu mağaranın içindedir. Mağaramızın yedi adım yol boyunda bir dere taşı gözleriz, bu taşın altında yirmi bir okka paramız gömülüdür. Bu kez doğu yönüne doğru devam ediyoruz, çıplak bayırı takip edip dereye ulaştığınızda, karşı tarafa bakıyoruz. Tahmini iki bin adet öküzü andıran beyaz kayalar görebiliriz, buralarda beyaz mülver ağacını görebiliriz, bu kez suyun boyuna doğru devam et, kısa bir yürüyüş sonucu elli sekiz karışlık bir şelale ile karşılaşırız, yukarıda bir istavroz ve bir piştov görebiliriz, istavroz yine tapa olup içi doludur. Gerçek tabancada buradadır.
buradan aşağı doğru bir yokuş var, yokuşun eteğinde bir binek taşı olduğunu görürüz. Binek taşından otuz beş adım mesafede bir sofra kayamız vardır, üstünde yedi kaşık yedi çatal yedi somun dilimi, orta kısmında taş içinde bir buçuk balık var, balıkların biri dış kısma diğeri iç kısma doğru bakar konumdadır. Çerkez bıçağı taştan aşağı sarkar durumdadır. Bıçağın sarktığı yerde bir tas dolusu paramız gömülüdür, sofra kayamıza üç basamakla çıkılır, birinci basamağın altında beyaz paralar mevcut olup altında ise altın paralar vardır. Sofradan on sekiz adım yukarı istikamette kayalıklar vardır, burada dikili olan kayaya dayalı bir taş var, tam aralarında üç yük Osmanlı parası var. Sofraya oturulması halinde karşı yöndeki yokuş yönüne doğru bak, burada dikili bir taşımız vardır, bu taş istavrozludur, bu taşta da yine bir miktar paramız vardır.
Soframızın altında bir dolap var, bu dolapta el ile öğütülen kahve değirmeni var. Burada bir ters gemi var, direklerin ulaştığı yerin yosunlu olduğunu görebiliriz. Sofranın tam altını merkezi kısmını kır ve paraları al. Sofradan otuz beş adım mesafede bir karaca resmi karşı yönde ise kuru dere kalır. Karacanın baktığı yönde bir pergel olduğunu gözleriz, pergelin olduğu yerde kırk dört okka altın paramız gizlidir. Doksan beş adım yukarı istikamette avcıyı görebiliriz, karacaya nişan alır konumdadır, esas dikkat edilecek husus nişan aldığı yönde gemiye benzeyen bir kaya var. Gemi batıya bakar konumdadır, üst kısmında sarı gölümüz vardır. Bir su geminin üstünden akıyor, o kırmızı taş ta yazılı kanaraya dayalı gemi üç direkli, orta direği kırık, kırık direğin altında yetmiş reali var daha alt kısmında telde dizili altından yapma üç at nalımız var, çok yakınında istavrozlu bir taş gemiye doğru bakar konumdadır. Burada da yine emanetlerimiz vardır. Burada aydınlık yapan bir delik görülür, içine üç tek para koyduk bu paralar buranın ispatı mahiyetinde dir.
Gemi kayada bir heybe resmi var, üç küfe dolusu bir fıçı dolusu paramızda buradadır. Geminin alt kısmında kantar resmi vardır, onun altında bir taş daha var bu daha çok kaçak ambarına benziyor. Büyük istavroz var bir zincir resmi var ucuna ise bir taş tutundurulmuş, taşın altın da ise yine paramız gizlidir. Beş yüz adım ilerde bir büyük çam ağacı, bir kantar kırk dört okka çeker vaziyette, aşağısında başka bir ağaç vardır, içinde bir çizme paramız gizlidir. Geminin olduğu yerden derenin karşı tarafına doğru bak, burada kayada bir delik olduğunu görürüz, geminin üstündeki yolda çingeneler orak biçmeye gidiyor, burası oldukça yankı yapan bir yer. Yolun düzlüğünde iki değirmen taşı ile karşılaşırız, saklı olanın altında paramız vardır gizlidir.
Buradan yine sofra kayasına dönüyoruz, sofradan aşağı istikamete doğru gidiyoruz, kısa bir müddet yürüdükten sonra karşımıza kapı biçiminde kayaları görürüz, araları çingene kiremidi ile işlenmiş, burada yine zengin kaynağımız mevcuttur, Bulgarca yazılı. Buradan tekrar sofra kayaya dönüyoruz, derenin karşı yönüne bakıyoruz, üç kişi birbirine bakar konumda resimlendi, aynı yerde siyah bir çatlak var keçi ipine benziyor, yukardan yere kadar ulaşıyor, bu çatlak çok önemlidir. Yerde bir sandık gömülü içinde takım taklavat ve birkaç kitap mevcuttur. Kanaranın üstünde bir burgu, sapı dört karış uzunluğunda, sonunda bir gege ( çengel ) uzunluğu sekiz karış aralarında kıymetli emanetlerimiz vardır. Buradan aşağı inmen halinde burasının çok kötü bir yer olduğunu fark edeceksin. Baş kısım düzlüktür, bu düzlükten aşağı kısımda yedi merdiven bulunmaktadır.
Merdivenlerin olduğu yerde ana kaya ya boynuzlu bir hayvan resmi yaptık, merdivenler ve ana kaya arasında bir boşluk var, bu arada ise bir insanı andıran kaya ile karşılaşırsınız, bu insan kayada bir işaret bu kayayı ölç, buradaki emanetimizin miktarı yedi katır yüküdür. Derenin alt kısmından haydut pınarına ulaşırız, burada delik bir kaya görürüz, bu delikten su akıyor, su tatlı sudur içilir. Bu deliğin yakınında bir kazan ve iki pipo resmini görürüz. Çift kızılcık bölgesi veyahut kırmızı bataklık, burada kanara boylarında kırmızı su akar. Bu bataklıktan zincir geçirdik, tam orta kısmından dört köşe taş ile sıkıştırdık, bu taşın altında bir testi paramız saklıdır, zincirin her iki ucu da parayı gösterir. Zincirlere yakın civarda kaya üzerinde bir delik ve bir istavroz bulunmaktadır, Bir domuz kafası sanki bir yerlerden çıkmaya çalışıyor, in aşağı bak, buradan adını her zamanki olduğu gibi benim toplu çayır dediğim çayıra gidiyorsun. Kaynağın yanındaki patikayı rahatlıkla görüyorsun, işe o patikayı takip ediyorsun. Sağ yönde bir mevzi var, mevziden baktığın yönde iki çayır olduğunu görürsün, bu iki çayırın arasında bir geçit bulunmaktadır, çelenklerin karşısında bir dikili taş var, iyi tetkik edilirse sanki bir papazı andırıyor.
Bu papaza yakın bir höyük var, boyutu iki mezarın büyüklüğündedir, burada biraz eşelenecek olursak bir şiş buluruz. Bu şiş demirdendir, şişi aldığın yerden kuzeye doğru yürü, bir kaya göreceksin, sarıklı Türk e benziyor. Türk ten yedi şiş boyu kuzeye ölç, burada bir yaban kirazı var, üç çelenk yan yana bir hilal ortadaki çelenk çok önemlidir. Üç kiraz bir alanda aralarında emanetler mevcuttur, sazlık alanda bir kanara göreceksin, aynı köpeğe benziyor, köpeğin baktığı yönde bir avcı karacaya nişan almış konumda, bir insan yedi katırı yedeğinde çeker vaziyette, Bunlara yakın bir kaynak var, burada yedi boynuzlu geyiği buluyoruz, boynuzların gösterdiği yönde yedi basamaklı merdiveni görebiliriz. Yukarıda birbirine yakın olan iki kaynağı buluruz, kaynaktan çıkan suların birleştiği yerde bir taşta, kuyruksuz kerten keleyi görürüz, onun altında bir miktar paramız gizlidir.
Kaynak sularının aktığı yöne doğru takip edecek olursak beş filizli ağacı görürüz, filizlerin birinde çingene çivisi çakılıdır, çivinin çakılı olduğu filizin altında paramız gömülüdür. Çok yakınların da kaya üzerine katır nalı yaptık, tam orada yük dolusu emanetimiz vardır. Çelenkler sazlık alanın üst kısmındadır, gün doğusunda siyah bir taş görürüz, rengi itibarı ile Arap kafasını andırmaktadır, sazlı alan ve dere arasında haydutların hora meydanı vardır. Tam karşı yönde bir yarık göreceğiz, bu yarığın arasında bir köpek eğilmiş avcıya bakar konumda resim edilmiştir. Bunlardan biraz yukarıda bir derviş bir katırı yedeğinden çeker vaziyette yaptık, yalnız bunlar kovuğun içindedir. Dervişin ağzında bir pipo var, başında bir sarık taşır konumdadır, gerçek o ki sarık tapadır. Ayaklarının altında ise beyaz para vardır. Bunların karşısında soğuk pınarımız var, karacanın üstünde orak biçen üç kadını görebiliriz,kadının biri elini kaldırmış, elliği elinde, karşılarında ise markovun deliğini görürüz. Yağmur yağması halinde mevziden akan su yedi basamağın yanından akar, merdivenler doğaldır.
Merdivenlerin aşağısında horasan vardır, horasan yerin doğruluğunun ispatı içindir. Ufak aydınlık bir alanda güvem lik olduğunu görürüz,bir çatlakta olan kır çiçeği hemen dikkatinizi çeker, bu çiçek mağarayı aydınlatıyor, mağaranın etrafını iyi araştırın, gizli vadimiz buradadır,vadiye girecek olursan kambur nineyi görürsünüz. Bu vadiden yarım saat ilerde haydut çeşmemiz vardır, bu çeşmenin etrafı gürlüktür. Karşıda ise bir kilise olduğunu görmekte pek gecikmeyeceksiniz, bu kilise derenin diğer tarafındadır ve Bizanslardan kalmadır. Çeşmenin on adım solunda bir patikayı gözleriz, çeşmenin üstünde bir tarak görürüz, çeşmenin az ötesin de ise bir otluk alan vardır.
Taş ve toprak karışımı alçakça bir tepecik göreceksin, burada ise sandık dolusu paramız var, miktarını sayma gereği duymadım öylece üstünü örttük. Buradan ormana doğru otuz beş adım sayarsan beş kişinin ancak sığa bileceği genişlikte bir kovuk göreceksiniz. Çeşmeden bir saat mesafede kırmızı duvarımızı göreceksiniz, Jidor çayırında fırın ağzı gibi bir mağarada iki aslan görürüz, aslanlar birbirine bakar konumdadır, odalar ise doğudadır. Burada bir tanrı resmi göreceksiniz, burada bir alanlık gözleriz hemen bir kayada bir el bir de sakat yengeç resmi görürsünüz.
KEMİKLİ MAĞARA
Bu mağaranın içindeki kemik ve kül yığınları altından demir ızgaralardan ikinci kata inilir. İkinci katın duvarları, hayvan kemikleri ile sıvalıdır, birinci katın sağ duvarının üstünde doksan okka kantar resmi vardır, bu kantarın otuz santim horasanı delindiğinde on sekiz bin okka cubuk altın vardır. Burasını ararken çok dikkatli olmak lazım, altınların altında kalma ihtimali vardır. Bu mağaranın tam ortasında, doksan okka çeken kantarın ikincisi vardır. Bu kantardan dokuz basamakla alt mahzene inilir, mahzende bir masa vardır, bu masada bir fincan içinde yirmi okka elmas vardır, bu masanın altını biz hiç açmadık fakat kılavuzludur, masanın altında on sekiz ton yığma halindedir etrafında kırk adet generallerin cesetleri vardır. TİMORYANE benim kapattığım son mağaradır.
Buradan tam sekiz saat kuzeye EMİNE REİS BURNU yanındaki doktor mikayi kaptanla beraber yelkenliye binip bir süre için buradan ayrıldım.
İSLİ MAĞARA
Sene miladi bin sekiz yüz otuz dört ( 1834 ) kemikli mağaradan yol ikiye ayrılır, sola gideni uçuruma sağa gideni hayvan barınak odalarına gider. Kemikli mağaranın önünde az bir düzlük vardır buradan yukarıda yamaç bir yerde İSLİ MAĞARA adında bir mağara vardır. Bu mağara tahtalı seyran köyüne yakındır, isli mağaranın çok muntazam bir bacası vardır, içi de çok geniş tir burada bir çok insan yaktığımız için her tarafı is içindedir. Bu mağaranın tam orta yerinde horasan ile kapalı bir yer vardır, buradan beş basamakla mahzene inilir. Bu mahzende üst üste konmuş tam otuz dört kazan paramız bulunmaktadır, kazanların her biri dokuz yüz okkadır, mahzende ayrıca çok miktarda silah ve eşya vardır. İsli mağaranın içerisine doğru gidildikçe ileride yol ikiye ayrılır, sol taraftaki yol son derece tehlikelidir, şelaleden gelen kapının yolu oradaki mahzene girer.
Biz bu kapıdan girmedik, öncü kılavuzluk yapan hocamızın çığlık sesini duyduk, buranın esrarını çözemedik. Sağ yol insan ve hayvan barınacak yere gider, mağaradan çıktıktan sonra mağarayı geçip dereyi yukarı takiben çıkarsak eski taş döşeli bir yol göreceğiz. Bu yol tahtalı seyran köyüne gider, bu yoldan giderken tek gözlü bir köprü görüp geçeriz. İleride yol yine ikiye ayrılır, sağ yol tahtacı köyüne gider, bu yolun sağında bir saatli taş görüp geçeriz, daha ileride yol tekrar ikiye ayrılır, bu yolun tam çatağında bir mezar vardır. Bu mezarın etrafında yanık meşe ağaçlarından çakılmış kazıklar vardır, bu mezarda çolak MANOLUN kolu kesilip konmuştur, kolun altında bir kazan Reşat altını vardır.
KUMPANYA BİRLİK DEĞİRMENİ â€“ ARKACIK DEĞİRMENİ
Değirmende dört adet kiriş delikleri vardır. Bu değirmene üç basamakla girilir, birici basamakta bir bakraç paramız altın vardır, değirmenin sağ duvarında yedi adet elbise asacak delikler vardır. Bu deliklerde üç adet para var, değirmenin sol duvarında yedi adet ters sekiz rakamları altında, bir ocak yeri ocağın altında yine bir bakraç paramız gizlidir. Değirmenin ortasında ise yerde, bir üçgen yani muska bu taşın altında yedi kulplu bir kazan altınımızı sakladık. Bu kazandaki para otuz ton civarındadır, altı metre derinlikte taş kılavuzludur.
Kapının önünde binek taşının ön cephesinde, kaya üzerinde çapraz tüfek resmi gözümüze çarpar, bu taşın altında da yine bir bakraç paramız gizlidir. Değirmenin arkasında beş metre yüksekte bir köpek budunu görebiliriz, bu resimde yedi adet Kibriya mevcuttur. Bu taşın az önünde bir el kahve çekme değirmenin de de bir miktar paramız gizlidir. Bu taşta bulunan köpek budunda on dakika çalışan on dakika duran çark sesini dinleriz. Duyduğumuz bu ses altı metre derinlikten gelen değirmenin sesidir. Bu değirmen benim özellikle ve de son derece zarif ve büyük dikkatle kendim için yaptırdığım ve sade som altından olan değirmenimdir.
SARI GÖL
Sarı göle gelince bu gölün doğu kısmı yarıktır, bu yarık kanalda kırk adet kaldırım halinde taşlar dizilidir, bu taşlara çeşitli işaretler yapılmıştır, onuncu taşta oyuk işareti yapılmıştır, bu taşın altına bin beş yüz okka gizledik, bu gölün yakınındaki bir yığmanın altına da, bir kazan paramızı gizledik. Bu göl o zaman sazlı göl idi, ben ise adını Sarıgöl koydum, sarı gölün doğu tarafında bir yeni çeri askeri kayaya tırmanır vaziyette resim edildi, kütüklüğü boş değildir doludur. Askerin üzerinden bir yılan sarkar vaziyettedir, bu taşın altında bir teneke altın paramız gizlidir. Askerin üst tarafında tepede siyah taşın altında ana mahzen girişi bulunmakta olup kapatılmıştır. Askerin baktığı yerde ( yönde ) omzunda su bakırları ile bir kız askere bakar. …..
EMİN AĞA DEĞİRMENİ â€“ KUDRET KALE
Kudret kalenin doğusundan gelen dere kurudur, güney batıdan gelen sulu dere ile çatak yapar, bu çatakta EMİN AĞAYA ait değirmen vardır. Bu çataktan daha aşağı doğru derenin suyu mavi gölet denilen gölete dökülür. Bu gölette suyun çoğalma olayı görülür, bunun nedenine gelince kuru derenin çift katlı olmasındandır, ikinci katın suyu gölete bağlıdır, gizlidir gizli ve soğuk su bu sudur. Arazinin suyunu emdirip tarihi bent denilen doğudan gelen batıya uzanan bentin altına gizli olarak verilmiştir. Bu kuru derenin tam otuz bir adet odaları vardır, bu odalar karşılıklıdır, bu odalarda oldukça eskilere dayanan heykeller ve oldukça değerli külçeler mevcuttur, kudret kalenin doğusundan gelen dere ile güney batıdan gelen dere çatak yapmadan evvel kudret kalenin güneyini yalayıp geçerken dere b
__________________
HAYATTA EN DEĞERLİ HAZİNE SEVGİDIR..
|