Profesyonel Defineci
Üyelik tarihi: Jan 2009
Mesajlar: 242
Tecrübe Puanı: 52017
|
Cevap: Volçan Voyvoda Belgeleri, Dev Arşiv.
KAPI KAYA
Güğümden su döken kızı buraya kabartma olarak yaptık, bu kızın suyu döktüğü yerde bir arşın derinlikte üç bin dokuz yüz adet beşi birlik var olup üç adım önünde beş bin dokuz yüz adet mahmudiye vardır. Kapı kaya geçidine yan yana yedi kişi dursun geçit kapanır, kapı kayanın sağ tarafında kiremit ocağı vardır, bu ocakta iki bin okka gümüş mevcuttur. Kapı kayanın sol tarafından dere geçer, kapı kayanın solunda üç buçuk arşın uzunluğunda yılan resmi görebiliriz, bu yılanın altı mahzendir. Kapı kayadan geçtikten sonra yedi keseciler ( keçi deresine ) indik, yolu kaybetmemek için yol boyuna kırk bir adet kılavuz taşı diktik. Bu taşların otuz dokuzuncusu putludur, ve altına dokuz yüz okka gelen bir kazan yerleştirdik. Kapı kaya Sarıgöl çatal kaya tam kırk beş dakikadır, nihayet bu yolda ikiye ayrılır, birinci yol arpa tarlası mevkine gider.
LEFTERİN*yoludur ikinci yol şahin ve kartal kayaya gider. Şahin kayanın ortasındaki mağara küçüktür, mağaranın kapısının altında kurşunla çakılı dört çingene çivisi vardır, bu mağaraya! Basamakla girilir, birinci basamağın altında bir bakır altın paramız mevcuttur. Mağaranın içinde sol tarafta bir ocak yanmıştır, bu ocakta bir heybe beşi birlik mevcut olup, açılan tünelden sonra yedi basamakla büyük bir meydanlığa inilir. Burada kurşunla kaplı SARI RECEP in cesedi ile karşılaşırsınız, cesedin altında yüz yirmi okka paramız gizlenmiştir, aynı yerden yığmanın mahzenine inilir. Tuzaksızdır karbon zehirine dikkat, buradaki yığının üzerine bir buçuk cm kalınlığında konstantin zehiri vardır. Bu mağaranın kapısının solunda bir duvar var, bu duvardan yüz yirmi bin okkalık odaya girilir, DİKKAT ! tuzaklıdır.
KARTAL KAYA
Kartal kayada ise bir kartal süzülür şekilde durur, kartalın altında bir yuva vardır, bu yuvada on iki adet elmas ile bir kazan paramız mevcuttur. Yuva ile kartalın arasına sarı bir gül yapılmıştır, bu gülde o civarın haritası gizlidir. Kartalın arkasında iki adet tekne vardır, teknenin birisi gümüş diğeri ise altın paralarla doludur. Kartalın bulunduğu mağaranın kapısından girerken, sağda çerçeve resmi olan siyah bir taş görürüz. Bu taşın altında bir kazan altın para ve ziynet sakladık, kazanın altından çok eski dönemlere ait mahzenlere girilir. Burada bulunan kurt tuzaklıdır, buranın miktarı da hesabı da bilinmez. Ekomedya ve Bitinya krallarına aittir, mağaranın ortasında sıçan çukuru vardır, bir imside sıçal çukurudur.
Mağaranın tavanında bilek kalınlığında bir halka vardır. Bu halka çekildiğinde tamı tamına yirmi dört saat akacak kadar altın vardır. Bu varlığı biz on yedi günde bin iki yüz kişi ile depo ettik, halka yerden on iki arşın yüksekliğindedir. Mağaranın sağında bir kuru duvar vardır, bu duvardan içeride sene Rumi 1210 miladi 1794 te çalınan bütün darphane makineleri hesabı bilinmeyen külçe ve heykeller buraya depo edilmiştir. Duvarın arkasında kurşunla kaplı kapılar var, buradan girmek fevkalade zordur kayanın üzerinde dört köşe bir teknenin üzerinde, matkap delikleri vardır bu tekneden rahatlıkla dört yüz basamakla bu odaya girilir, tuzaksız ve tehlikesiz kapıdır. Kartal kaya karşısında bir sivri kayada ağzı açık fırına benzer bir mağara görülür. Kapısında kabartma bir koyun çanı vardır, bu çanda beş yüz okka paramız gizlidir. Dört köşe sofranın altında yedi kat mahzen vardır, diğer yol ise berber damları önünden geçtikten sonra merkeze hükümetlik yapmış Osmanlı kasabasına gider.
Bu berber damının altında dört adet oda dolu durumdadır. Bu varlık bitinyalılara aittir, bu yol son derece uzun bir yoldur ve daima eski yolu takip ederek, yolun sol tarafından gidersek sandık biçiminde bir mermer kayası görürüz. Bu mermer sandığın içinde oldukça çok ziynet vardır, bu yol boyunca çok aldatıcı işaretler ve putlar yaptık. Birbirini takip eden çok rezilane nişanlarımızı göreceksiniz, bu yolla hakiki kurt veya çatal tepeye çıkarız. Çıkarken de kesme kayalar arasında tepenin orta kısımlarında yolun dibinde yatar bir kayada büyük bir kurt resmi var. Kurdun ağzı açık ve salyaları akar vaziyettedir, bu kurt ana mahzen kapağıdır, buraya yakın bir dibek taşı içinde Wolçanın mühürlü putu birde insan kafası vardır, bir kılıç resmi yapılmıştır, bu dibek taşından kurt tepenin mahzenine inilir. Bu kapıda tuzaksızdır, karşısındaki yolu takip edince, doğru tepe üzerine çıkarız. Burada sivri bir mezar vardır, bu mezarda karışık altın ve ziynetle doludur, buradan bir kuyu açılarak bir mahzene inilir, Hersek komutanının bütün zenginliği buradadır. Aynı yolu takip edersek merkeze hükümetlik yapan, Osmanlı şehri HÜDAVENDİGAR kasabasına gideriz.
Deve bağırtan yokuşunu tırmanırız, bu yokuş HÜDAVENDİGARA bir buçuk saat çeker. Bu yokuşun hakim bir yerinde üç deve resimleri vardır, biri çuval yüklü ikincisi sandık yüklü üçüncüsü semersiz arkasına bakar vaziyette. Her iki devenin yükleri doludur, bunun ilerisinde tatlı bir yokuş var, biz bu yokuşa PAMUKÇU yokuşu dedik. Pamukçu yokuşunda yedi adet tarafımızdan dikilmiş taşlarımız vardır. Ortadaki taşın altına bir bakır para koyduk, yokuşun üzerinde bir DAMA taşı vardır, bu dama taşının altında bir mahzenimiz vardır.
Aynı dama taşının iki yüz adım uçurum tarafında iki mezar vardır. İkisi de ziynet doludur, pamukçu yokuşunun bitim noktasında, bir balık, bir ok var, balık oka bakar konumdadır. Bu işaretler dama taşı ve mezarların işaretidir. Orada bir değirmende vardır, bu dere kuru deredir ve değirmende ŞEYTAN DEĞİRMENİ dir, değirmenin altında bizden önce kalma çok büyük ve muhteşem bir mahzen var, biz bu mahzene hiç el sürmedik, bu dere karacalar köyünün yakınından ve arkasından geçer, bu derede ayrıca bir posta güvercini olduğunu görebiliriz. Bu güvercin benim bütün servetimi gösteren haritamı muhafaza eder. Muradiye köyü yakınlarındaki kayalarda bir gelin alayı gelin atın üzerinde atın ayağı kırık yerde bir mezar vardır. Çalgıcıların önde bulunduğu bir siyah taşta susam tavası oyuklar olduğunu gayet güzel bir şekilde görebiliriz. Ortadaki taşın üzerindeki tavanın altında da yine çok büyük mahzen vardır. Burası ayı deresine yakındır, gelinin sandığında oldukça değerli ziynetler mevcuttur. Sepetindeki varlık çok eski antikadır, resimde var olan tüm kabartma kısımlar boş değildir, burasıda yine ayı deresine yakındır. Ayı deresinde çok bol miktarda resimler vardır, çoğunluğunu domuz resimleri oluşturmaktadır.
Derenin orta kısımlarında su yarıntısı karşısında altın ocağı suyu karışıntısı ile sarp derenin birleştiği yerde bir burun vardır, bu burunun en sarp yerinde yüksekçe bir oturak ve bir değirmen kayası dört köşesinde dört put olduğunu gözleriz, her putta yüz er adet altın paramız vardır. Değirmen kayasının altında büyük bir mahzenimiz vardır, bu dere uzun Hasan deresidir. Ayrıca bu derede birde değirmen var, bu dere ile aynı ismi taşır yani uzun Hasan değirmeni. Bu değirmenin üzerinde korkunç bir kaya üzerinde kurt resmi vardır, bu kurt resminede bir miktar mücevherat gizledik. Kurt resimli taş kılavuzludur, bu kaya değirmenin üzerine düşecek şekilde, değirmenin ön kısmında manda gibi siyah bir kaya var, bu kayanın üzerinde yine bir kurt resmi olduğunu görebiliriz, burada oldukça bol miktarda mücevherat vardır. Buraya çok yakın bir kayada bir topal geyiği görebiliriz, işte gerçek bölgemiz buradan başlar. Deniz generali İzmit ak meşe köyünden ermeni hacı torusun oğlu manok bey korsan çete başı Timoryanidir. Sol merkezimiz yeşil dağ dır, iskele kasabası denizden merkezimizdir. Bahsettiğimiz yerler bir yerde aranmaz araları çok menzilli ve geniştir. Bu köyler on üç kasabaya taksim edilmiştir, her bir kasabaya dörder köy düşer. Yedi baskılı kaya diye bir kaya vardır, bu kayada Wolçanın mühüründe kendisine ait bir para vardır.
Bu yedi baskılı kayada oldukça büyük bir mahzen vardır. Eski eserlerin tümü buraya konmuştur. Bu değirmene bin adım mesafeden bir pınar gelir, pınarın arkası kuru duvarla örülmüştür, bu duvarın arkasında üç yüz okka çeken bir kazan para konmuştur. Bu pınarın ismi doğu pınarıdır, bu değirmen üç tepenin arasında oldukça derin çukur bir yerdedir. Ortadaki tepenin üzerindeki taşlar yatan koyunlar görüntüsünü vermektedir.
Kumpanya birlik değirmeni kapı kaya ya on dakika çeker, sarı göl kırk beş dakika çatal kaya bir buçuk saat, sarı meşelikten öküzler kırk beş dakika çeker. Bu değirmenden kırk beş dakika aşağıda yedi at bağlama yerleri mevcuttur, yedi at bağlanan yerde yedi adet yemlik ve taştan oyma yedi adet tokalarda vardır. Tabanı taş kaldırım döşelidir, ortadaki siyah taşın altında bir bakraç altın paramız gizlidir. Yedi atlı ahırın kapısına sırtımızı verirsek karşı yöndeki kayalarda Wolçan Alibey ve hanımını görebiliriz. Wolçanın kolunda bir bastonu gözleriz, bu resmin güzel yapılmış olması sebebi ile bastonun ucunun gösterdiği tam tabanda yani yerde gömülü bir kazan Bizans altın parası gizlidir.
ALİBEY DEĞİRMENİ
Ali bey değirmeni Savlan köyüne tahmini bir buçuk saat çeker, bu değirmenin son derece zengin bir değirmen olduğunu açık ve net olarak memnuniyetle belirtmek isterim.
Bu değirmene giriş üç basamakla olur, birinci basamağın altına müjde olarak bir bakraç altın para yerleştirdik, savak başına ise yedi basamakla çıkılabilir, yine birinci basamağın altına bir bakraç para gömülüdür. Savak yerini iyi inceleyin, muhakkak ve de muhakkak bir yengeç resmini görmelisiniz, bu tas çanak taşıdır, bu taştan değirmenin ana mahzenine gireriz. Değirmenin önünde ayriyeten bir binek taşı gözleriz, bu binek taşının üstünde bir köpek izi vardır, bu binek taşının hemen altına tarafımızdan gizlenmiş yine bir bakraç altın paramız mevcuttur. Değirmenin karşı tarafındaki merada muhteşem resim ve işaretlerimiz tekabül eder, bunlar civcivli tavuk birbirine sarılmış iki domuz, birde yılan vardır.
Yine aynı civarda bir mağara üzerinde iki yılan resmi olduğunu görürüz. Yılanın biri delikten çıkar konumda diğeri ise delikten içeri girer vaziyette. Diğer mağaralarda ise aslan ve kaplan resimleri var, ancak bunlar kapalıdırlar. Batık gemi olayına gelince geminin olduğu yer horasanla sıvalıdır, tam olarak iki buçuk ton civarı çeşitli altınlarımız buraya yerleştirilmiştir. Uzun Ali değirmeninin doğusundaki kayalarda başlanıp ta yarım bırakılmış bir çok değirmen taşlarını görürüz. Doğu kısımdaki kuru boğaz içinde bir acı su kaynağı vardır, oysa yarım bırakılmış değirmen taşlarının aralarında bir yerde başlanıp ta bitirilmemiş yani yarım bırakılmış argın bittiği yerde oldukça büyük mahzen vardır. Kapağı kılavuzludur, aynı argın karşı yönündeki bir sırtta ufak bir dere başlangıcında bir kayanın burnunda, bir geyik resmi, arkasında yavrusu arkaya bakar konumdadır resim edilmiştir. D
iğer burunda ise sivri külahlı potur pantolonlu bir avcı diz çökmüş nişan alır vaziyette ateş ediyor. Avcı ile geyik arasında bir siyah taş üzerinde oyma yuvarlak vardır, bu taşın altı yine büyükçe bir mahzendir. Karacanın önünde yedi sekiz rakamlı taşın altında yirmi iki okka fındık altın vardır. Bu taşın içinde benim muhteşem gördüğüm kitabım vardır. Bu meyanda avcının kütüklükleri boş değildir, bu derede hiçbir zaman su bulunmaz, buraya oldukça yakın odalar ve yatak yerleri mevcut olan mağara vardır. Tüm bunların olduğu tepenin üzeri ise düzlüktür, bu tepede yirmi dokuz adım aralıkla nalbant takımları taşlara işlenmiştir. Burası benim meşhur NALBANT ALANIM dır.
NALBANT ALANI NIN DEVAMI
Bu taşın hemen altında bir kazan paramız tarafımızdan gömülmüştür, buranın doğu tarafına gelen keçi deresi içinde, bir yerde ana domuz arkasında altı adet yavru domuz vardır, bu domuzlardan daha üç yerde var. Bu domuzun altında çok zengin mahzen vardır, buranın doğusundaki kayalarda TİMORYANİ nin dört at koşulu, bir espiti kırık, sürücüsünün elinde kamçı, atlar koşar vaziyette, dört tekerlekli, tekerleklerin arasında bir pali köpeği bulunan fayton yapılmış vaziyettedir. Bu faytonun arkasında altı süvariler resim edilmiştir. Bu atların baktığı yönde tahmini bir buçuk saat mesafede meşhur BALKAYA mız vardır.
BALKAYANIN DEVAMI
Bal kayada arı petek resimleri vardır, arıların giriş çıkışlarına yarayan iki adet çerçeve gibi delikler görürüz. Bu deliklerde elmas ve on iki adet çubuk altın vardır. Baklaya nın arkasından on dokuz basamakla üzerine çıkılır, basamaklardan ilkine çıkıp baktığınızda ondo kuz adım ileride bir baltacık taşı üzerinde kabartma bir çekirge resmi vardır. Çekirge resimli taştan bir kapak açılınca yirmi beş metre uzunluğunda bir tünele girilir. Geniş bir meydanlığa gelinir, demir kapılarla bal kayada olan Helenistik çağa ait olan çok miktarda altın ve gümüş heykeller, külçeler, paralar mevcuttur, ağırlığı tahminen on beş ton civarındadır. BALKAYADA ASLA TUZAK YOKTUR. Bal kayanın üzerinde otuz üç kişinin getirdiği siyah bir taş vardır. Bal kayadan iki buçuk saat ilerde YÖRÜK yaylasına gidilir.
YÖRÜK YAYLASI
Yörük yaylasının hakim bir tepesinde ufak tepecikler vardır, gerçek anlamda bu tepeler yığma birer mezardır. Bu yığma mezarlar yedi adettir, buraya tarafımızdan TOPKORU ismi verildi, bu top korudaki mezarlardan ortadaki yığmanın kıbleden kuzeye tam ortasında kaldırım yol döşeli bir mezar vardır. Yani yığmayı bu yol ikiye ayırır, yığmanın tam ortasında eskiden kalma son derece büyük bir mahzen vardır. Buraya yakın ERİKLİ yaylasında bir soğuk su kaynağı vardır. Kaynağın yakınında bir çam ağacı bulunmaktadır, çam ağacı ile kaynağın tam arasında üçler mezarı diye bir türbe vardır. Buraya yakın boz kaya kasabası harabeliği vardır. Buranın alt kısmındaki yol bizi karanlık dereye götürür. Buradaki Yörük yaylasına gidecek yolda*TÜRBE tepe VEZİR hanı KUDRET HAMAMLARINA*inen üç yol ağzında*SARI KIZIN*mezarı vardır…
Buraya Karagöz Savlan Danagöz köyleri yakındır. Yine aynı mıntıkada TEKKELİ köyü olup burada bir ziyaret türbesi bulunmaktadır. Bu türbe tarafımızdan zenginleştirildi, bu civarda çaltı dere yolunun başında önü düzlük üzerinde bir burunda kaya üzerin de dalacakmış gibi duran bir balık resmi vardır. Bu balık çok zengin bir mahzenin kapağıdır, burasını biz hazır bulduk, kendimize mal ettik, burayı on kişi kapattı, yüz seksen kişi ancak açabilir. Yani işçiliği son derece çok ve zorluk gerektirir. Gök suyun başında üç tepeler vardır, su dibinden çıkar, bu su HERSEK köyünün yanından geçer.
Aşağıda büyük bir su uçuğu yapar, bu su uçuğundan yüz üç adım yukarıya doğru gider isek, dört köşeli büyükçe bir taşın üzerinde bir oyuk, birde koyun başı sığacak şekilde çakılı bir halkayı görürüz. Bu halka çekildiğinde tamı tamına yirmi dört saat akacak kadar altın vardır. Biz bu varlığı on yedi günde bin iki yüz kişi ile depo ettik. Halka yerden on iki arşın yüksektedir, mağaranın sağında bir kuru duvar vardır, bu duvardan içeride sene Rumi bin iki yüz on Miladi bin yedi yüz doksan dört te çalınan bütün darphane makineleri hesabı bilinmeyen külçe altınlar ve heykeller buraya depo edildi. Duvarın arkasında kurşunla kaplı kapılar vardır, buradan girmek fevkalade zordur hatta imkânsızdır, ama bu tekneden rahatlıkla dört yüz basamakla buraya girilir, tehlikesiz ve tuzaksız kapı burasıdır…
KİRAZLI YAYLA
Kirazlı yaylada bir tek öküz boynunda çan ile otlar vaziyette görülecektir. Çan içinde beş yüz mahmudiye ve bu çevrenin ana haritası vardır…Buraya iki saat mesafede bulunan ERİKLİ yaylada pek çok nişanlarımız vardır. Bu nişanlardan bazıları şöyledir, yarım yılan, tavşan, ay, develer, davul, av köpekleri, kartal, kurt, topal ayı, geyik, avcı, su taşıyan bakraçlı kadın, balık, kantar, terazi. Yarım insan heykeli hariç hariç hepsi sahte ve oyalayıcıdır. Erikli yaylaya yakın bir yerde top koru bulunmaktadır.
TOPKORU
TOPKORU içinde hamile bir kadını bir çocuk ile beraber yaptık, kadının karnı doludur, çocukta ise üç yüz altın para vardır. Top koruda ayrıca yedi adet mezar vardır, bu mezarlar yığma şeklindedir, ortadaki yığmanın ortası yarıktır, yığmanın tam ortasındaki mahzende yedi heybe emanet konmuştur. Top koru ardıç ağaçlıdır, top koru alanından geriye dönüp harami derenin yukarı kısmını takip edin. Dere ikiye ayrılır, sağ kola gideni şeytan deredir. Bu derede üç tarafı ana kaya ya oyma bir değirmen mevcuttur, argı dahi ana taşa oyulmuştur, argın tüm uzunluğu beş adımdır, bu değirmen Ali bey değirmenidir.
ALİ BEY DEĞİRMENİ DEVAM
Ali bey değirmeni ile dere arasında üç basamakla çıkılan bir sofra kayamız vardır. Sofranın üzerinde beş balık, yedi çatal, yedi kaşık, bir su bardağı, üç baklalı zincirli bir Çerkez kaması yaptık. Ve sofrayı kapadık, bu sofranın ortasındaki tabak içinde, yedi adet beşi bir yerde vardır. Basamağın birincisinin altına da bir bakraç emanet bırakılmıştır. Zincirlerin önünde yüz yirmi beş cm derinde üç bin dokuz yüz adet beşi bir yerde mevcuttur. Yine zincirlerin döküldüğü yerde, bir arşın derinde gümüş kaşıklarla sarılı otuz altı tonluk varlığın detaylı haritası vardır. Bu harita hiç güneş görmeden bir ay bekletilmelidir. Aynı sofranın yirmi bir adım batısında siyah topraklı bir yerde üç arşın derinlikte sofranın ana mahzeni vardır. Sofradan iki yüz adım aşağıda, üç kireç kuyusu vardır, biri derenin sağ yönünde, diğerleri sol yönde kalmaktadır. Derenin taşları mermer kireç taşlarından olup, derenin diğer yakasında, kızılcık ve ıhlamur ağaçları mevcuttur. Dereden aşağıda siyah kırmızı topraklı ve karşısında ak topraklı bir alan mevcuttur.
Ali bey değirmeni üç tarafı ana taşa oymadır, üçü sağ dördü sol tarafta olmak üzere kiriş delikleri var olduğunu göreceksiniz. Eğer denk gelirseniz değirmenin içinde sol tarafta, bir ocak, bir şömine vardır. Şöminenin içinde bir put, altında ise bir bakraç paramız mevcuttur. Değirmenin duvarında kandil konacak yerde, yüz seksen okka paralar saklanmıştır. Değirmenin kapısının sağında, bir metre boyundaki putun içinde, üç buçuk okka yine altın paramız vardır. Değirmenin sol tarafından yedi basamakla savak başına çıkılır, birinci basamağın altında beş heybe, yedinci basamakta üç heybe paralarımız konmuştur. Savak yerinin ortası sarı horasanlıdır, horasanlı yerin kırk cm altında yengeçli taşta altı okka mücevher alındıktan sonra, altından ana mahzene girilir. Bu odada tamı tamına üç yığın mevcut olup, ağırlığı yirmi altı tondur. Değirmenin kapısı karşısında muska şeklinde bir çayır mevcut olup, bir dönüm kadar bahçesi vardır. Bu çayırın üç köşesinde demir kazıklar çakılıdır, çayırın tam ortasındaki mezarda, üç yüz okka altınla beraber, mahzene ikinci giriş bulunur. Bu giriş yeri en sağlıklı olanıdır. Bu değirmenin doğusuna rastlayan dağın birinci tepesini aşarsak KAZAN dereye ineriz.
KAZAN DERE – DAĞARCIK DEĞİRMENİ ( arkacık değirmeni )
Kazan derede her bir tarafı ana taştan oyulmuş ve bizim tarafımızdan kapatılan DAĞARCIKLI DEĞİRMEN i yaptık. Domuzluktan dökülen suyun altına bir domuz yaptık, domuzda tek bir mahmudiye vardır. Domuzun altında tuğla kemerle örülü yerde, bir kazan altın paramız gizlidir. Değirmenin ortasında bir kapak taşının üzerinde bir put resmi vardır. Buranın altında ise yedi bin okka altın ve ziynet vardır. Buradaki işleri bilen sekiz kişiyi, kesip üzerine koyduk, üzerini moloz taşlarla doldurduk. Bu değirmenden biraz aşağıda beş arşın yüksekten dökülen, altındaki şelale gölünün havuzuna dört yüz okka altın ve üzerine bir güğüm altın daha koyarak taşlarla ve horasanla kapattık. Üzerine bir kazıkla halkayı taktık. Havuza yakın bir yerde, bir oturak koltuk taşı vardır, bu taşın karşısında otuz cm boyunda bir put yaptık, bu putun uzun olan ucuna yerde bir tek Bulgar altını koyduk. Bu putun üst tarafına bakıldığında, bir mağara görülür, bu mağaranın üzerinde bir taş çakılıdır. Bu taşı çıkardıktan sonra, altından bir karış dere çakılının altında bir teneke İngiliz altını koyduk. Şelalenin bulunduğu dere suyunun içinde alabalık yaşamaktadır. Şelalede kayanın yüzünde bir balık resmi vardır. Değirmenin doğusunda fırın ağzı şeklinde bir yer vardır, buraya tam seksen kazan altın para yerleştirdik.
Dağarcıklı değirmenin önünde bir muska taşı kılavuzludur, altında yedi kulplu kazan tam kırk kişi buraya indirdik. Bu kazan tam otuz tondur. Üzerinde konstantin zehiri diye bir zehir vardır, bu zehir yüz metreden gözleri kör eder. Değirmenin önünde yarım dekarlık bir çayır,orada bir binek taşı onun yanında karpuz biçiminde yarım veya yarık bir taş vardır. Üzerinde kurt resmi vardır, bu kurt kafası kılavuzludur, altında bir miktar mücevherat vardır. Dağarcıklı değirmene gelen su tam iki yüz arşın mesafeden gelmektedir, bu sudan içerken dizimizi dayadığımız beyaz taşta küçük bir istavroz var. Altında bir bakraç karışık altınımız vardır, suyun geldiği yerde bir duvarın içinde yedi heybe ziynet konmuştur. Değirmenin üzerinden bir yol kuzey istikametine doğru takip ederek karaman mevkiinde*ALNI KESİK KAYA*yı göreceğiz.
Bu kayanın ortasında bir demir halka çakılıdır, bu taşın yukarısında batan su kolsağı vardır. Bu alnı kesik kayanın sol tarafında otuz dört kişinin barınacağı bir taş kovuk göreceğiz, bu kovuk taşın orta yerinde altındaki kısımda iki öküz yatacak kadar bir kovuk vardır. Burada birkaç yük altın ve ziynet vardır, alması çok zordur. Buranın sağ tarafında cami mihrabına benzeyen yapma bir oyuk vardır, bu mihrabın ortasına bir fıçı altın yerleştirilmiştir, bununda sol tarafına tosbağa resmini özellikle yaptık. Buranın karşısındaki taşın üzerinde bir koltuk, bu koltuk taşının karşısında ki kayaya bakarsak gözlük biçiminde*HALKALI KAYA*yı görürüz.
Halkalı kayanın üzerinde üç adet lahit vardır, ortadaki lahitten ikinci kapalı halkayı sökersek ana mahzene gireriz. Halkalı kayanın gözlük biçiminde görülen tam yere doğru hizasından yere yakın kısımda bir horasan kapı vardır, içeride bol miktarda takyanus çok eski tarihlere ait heykeller ve oldukça çok miktarda altın külçeler vardır. Biz bunları hazır bulduk, ve kapattık, halkalı kayaya sırtımızı verip sarp kayalardan döşeme taşlı Bağdat yoluna ineriz. Bu yolu arkalayıp oradaki dereden karşıya geçeriz. Halkalı kayanın karşısındaki bir yokuşu tırmanırsak, bir harabeliğe geliriz, harabeliğin önünde çayırda üç adet taş yığını vardır, bu yığınlardan ortadakini açarsak bir değirmen taşının altında bir kazan altın para gömülü olduğunu görebiliriz. Bu civarda sahte olarak yapılmış bir çok nişan ve işaretler vardır. Paşa köyünün tam batısında kırk dakika mesafede Ali bey köyü vardır, toprağı deve tüyü rengindedir, düz, çayır içinde olup halkı kendir ve pamuk ekerler, kendileri dokur kendileri giyerler, bu köyün halkı genelde hep beyaz giyer. Ali beyin ormanlıkları pelit meşe ve pürenlik tir, Ali bey köyü ormanlarından ilk ŞAHİN KAYA görülür. Buradaki yol şama gider, yolun karşı tarafında*HORA tepesi ve ÇALGILI MAĞARA*vardır.
Bu çayırda sıra ile dikilmiş on sekiz adet taş vardır orta yere gelen dokuzuncu taşın altında bir put olup, taş siyahtır, bu taşın altına bir kazan emanet bırakılmıştır. Kazanın altında horasan bir kapak olup meşhur ÇALGILI MAĞARAYA buradan girilir. Bu dünya varlığı buradadır, bu mevkide dere içinde sofra kaya vardır, yanında dört adet dili taş vardır, sofra üzerinde yedi kaşık yedi çatal bir ekmek dilimi birde yedi baklalı zincirli çakı olacak. Sofranın yanında ki dört taşın arasında ve horasan ile kapalı çok büyük bir mahzen vardır. Derenin karşı tarafında yüksekçe bir mağara vardır, mağaraya girerken kapının üzerinde sandık biçiminde bir taşı açık seçik görebiliriz. Bu sandık biçimli taşın içinde yüz yirmi okka altın paramız vardır.
Denize yakın iki kaya arasındaki mağaraya arkamızı verdiğimiz zaman, karşımızda merdivenlerde martı kuşları resmi görülür. Martı kuşları bir kovadan su içmeye gidiyorlar. Bu kovanın içinde beş yüz adet altın paramız olduğunu görürsünüz. Ayrıca bu merdivenlerde sandık şeklindedirler, merdivenlerin birisinin üzerinde sapan ca gibi şeyler olduğunu gözleyebiliriz. Bu taşa gün doğu tarafından yukarı doğru yaklaşınca bir kapak açılır krokiler, keklik kemikleri otuz tanesine bu civarın haritası yapılmıştır. Bu civardaki on yerde bulunan yüzer okkalık yerler yazılıdır. Bunun dışında birde beş yüz okkalık bir yer yazılıdır. Bu civarda bir geyiğin ve tepenin önünde bir mağara mevcuttur, mağaranın yanında bir kadın omzunda su bakırı yan bakıyor, baktığı yerde ayakları dolaklı ( dokalı ) bir avcı , elinde silah kayaya tırmanır vaziyette, avcının kütüklükleri doludur, tepenin en yüksek yerinde taşların arasında büyük meblağ vardır, tecrübe edebilirsiniz.
Mağaranın kapısının karşısında bir kurşun atımı mesafede, bir avcı zağar köpeği, avcının hedefi geyiğe nişan almış vaziyettedir. Geyikle avcının tam ortasında yani avcıdan kırk beş adım mesafede bir kuyu olduğunu gözlememiz gerekli. Bu kuyunun ayrı ayrı odaları vardır, odaların biri doludur, güney tarafındaki oda KIZIN odasıdır. Çok miktarda ziynet takı mücevherat bu odadadır, burada bahis konusu kız Bizans imparatoru KONSTANTİN in kızıdır. Burası eski Bağdat yoludur, burayı tanımak için üç metre yükseklikte bir yığma tepedir. İçine üç basamak merdivenle inilir, buradaki üç tepenin ortasındaki tepede aşağıda duralım, bir çakıl yığını
Gözümüze çarpar, burada bir oda yani mahzen var olduğunu vurgulamak istiyorum. Çakıl yığınının karşısındaki taşlık kısımda arka tarafında kırk okkalık bir kantar resmi vardır. Kantarın orta çengeli yoktur, çakıl yığınının yakınında istavrozlu taşın altında, kırk okka bir bakraç içinde paralarımızı alabilirsiniz. O civarda topal ayı topal geyik resimleri görülecektir, ayı ile geyiğin arasında bir mağara vardır. Bu mağarada üstü hasırlı dört atlı fayton ve kraliçe kucağında çocuk bulunmaktadır. Bu faytonun esbiti ile faytonun okunun yanında birkaç kazan para üst üste horasanla sıvanmıştır.
KALAY KAŞ KÖYÜ
Kalay kaş köyünün gün doğu yönü aynalı dere ve çukur harami derenin başlangıç noktalarında, Kadı köye olan mesafesi iki saat olmakla beraber kara Ali paşanın otlağıda aynı şekilde iki saatlik bir mesafede dir. KONSTANTİNA POLİSE olan mesafesi ise dört saattir. Bu muhteşem ve esrarlı değirmenimiz kolay geçit vermeyen bir çatağın içinde aynı zamanda iki kalenin arasında kalmaktadır. Burası oldukça çok baldırganlıktır, bir o kadarda sarmaşıklık ve taşlıktır. Bu harika yöreyi iyi bilmeyen buradan çıkması mümkün dahilinde değil ve bu şansa sahip değildir. ( asla çıkamaz ) karışık ve komleks li bir yer. Ancak harami dereyi takip etmeyi akıl ederse kurtulabilir, adamlarımızın barındığı yine acayip derecede beğendiğim bir yörede*TAHTALI*köydür.
Bu köyde üç yüz elli adamım emirlerime hazır devamlı olmak üzere burada bulunmaktaydılar, akıl almaz değirmenimize ancak iki yerden su geldiğini anlamakta pek zorlanmayacaksınız. Yapmış olduğumuz özel kanallar la değirmenin oluğuna su gelir, biri içimi güzel olan tatlı su kaynağından diğeri ise şelaleden gelmektedir. Burada gözleyebileceğimiz bir su yolu vardır, bunun dışında birde ani baskınlardan kurtulup kaçmak gayesi ile kullandığımız gizli geçidimiz mevcuttur. Bu geçitte muhteşem işaretlerimizi görebilirsiniz. Bunları şöyle sıralamak istiyorum yedi piliçli tavuk, tüfek, yılan, kesik domuz kafası, nöbet yeri olduğunu gözler taş kaldırımı takip edebiliriz. Otuz beş adamımızın çalışmakta olduğu bu muhteşem değirmenimiz iki katlıdır. Aynı değirmenin güneyinde bol suyu olan on iki yalaklı üç kurnalı birde çeşmemiz vardır. Bu bölgemde boylarında çok sık faliyet gösterdiğimiz harami derenin boyunda üzüm bağlarımız kirazlığımız elli adet kara kavak ağaçlarımız ve erik ağaçlarımız bulunur. Değirmen bölgesi sık kızılcık lık tır, bu kızılcıkların içinde*MURAT AĞA*nın mezarı vardır.
Murat ağayı daha ilk günde öldürdük sebebi ise bize karşı işlemiş olduğu ihanetten dolayıdır. Öldüğünde yığıldığı yere gömdük, murat ağanın cesedinin altında ise iki bakırda paramız vardır. Bu değirmenin oldukça yakınında, çok büyük sarmaşıklık vardır. Bu sarmaşıklığın içinde gizlenmekte olan birde mağaramız vardır, bu mağaranın alnında bir nal ve birde istavroz vardır, en üst kısımda birde delik vardır. Kapıyı açmak için üç basamakla bir el girecek kadar dar olan deliğin yanına çıkılır. Bu delikte bir kol var, bu kol sağ yöne çevrilmeli taş kapı ise dört beş kişi ile geriye iterek ancak açılır. Mağara iki kola ayrılır sağ taraf tuzaklı yoldur, erzak ve ganimet dolu odalara giden sol kol ise yine çıkış yoludur. On dört basamak ile yedi katır tavlası mağarasına çıkılır. KUDRET KALE ÇİNGENE KALE CENEVİZ KALE buraya çok yakındır.
KURT KAYA, KUŞ KAYA
ileride minareye benzeyen bir kaya görürsün, bu minarenin yüksekliği kanaranın yüksekliği ile aynıdır. Araları bir insanın ancak geçebileceği kadardır, bu arada oldukça büyük zenginliğimiz gizlidir. Buradan yukarı doğru devam ediyorsun, belirli mesafeden sonra tekrar bir mağara göreceksin, bu defa üç yüz koyun alabilecek genişlikte, ve kapısında direk vardır. Kanaranın yanını bırakmaksızın devam ediyoruz, taki yedi merdiveni görene dek, merdivenlerden bir çayıra çıkacaksın, sağ tarafa baktığın zaman fırın ağzına benzeyen bir mağara bulacaksın. Bu mağaraya diz üstü girilir, üst tavanı tetkik edin klunk diye bir yazı görürsünüz tam altında altın saplı ağsa sapı şimşirden, onun içinde altın stoyanın kayıtlarını içeren kâğıtlar ve haritalar mevcuttur.
Kağıtlar üç adet olup her birinde birer mühür vardır. Elbet bir miktarda altın vardır. Diğer bir mağarada yine bunlara yakın yazılar var, wolçan voyvoda pop martin. Bu mağarada on iki civcivli tavuğu yaptık, civcivin biri tavuğun sırtında, sırttaki civciv ana paraya bakıyor, burada örgülü iki yılan resmi vardır, birinin kuyruğunda istavroz diğerinin kuyruğunda topuz vardır. Tavuğun kuyruk kısmında bakraçlı kız resmi altında, parası mevcuttur. Mağaradan dışarı çıkıyoruz, aşağıya bakman halinde eğri ve dirsekli ıhlamur ağacını görürüz, dirsekte çingene çivisi çakılıdır,
Bu dirseğin tam altında bir bakraç paramız gömülüdür, kanaranın üst kısmında kızılcık ağacına dayalı işlenmiş mükemmel bir taş görürüz. Bu kızılcığın arka tarafında üçlü kemer bel kısmında çiftli piştov bir tüfek ve bir kılıç vardır. İşlenmiş olan taş ise işlenmiş olan taş ise Hasköylü*EMİNOVUN MEZARIDIR. Mezarın bel kısmında yukarıda belirttiğim iki piştov, bir tüfek, bir kılıç ve üç kuşak dolusu para vardır. Kafa kısmında bir adım mesafede, bir bakraç paramız gizlidir. Ayakucunda arka tarafta dolu olan çizmeleri vardır. Bunlara yakın civarda yedi merdiven vardır, burada bir su akıyor, suyun aktığı yerde üç adet balmumu bulacağız, üçünde de birer okka altın birer tanede elmas vardır. Merdivenlerden yukarı çıkılması halinde bir düzlük görürsünüz, yüz elli adım sağ yöne gidilmesi halinde mağara içinde küçük bir delik, burada ateş yakacak olursak dumanın çıktığı yerde bir tas dolusu değerli taşlar ve çok miktarda paramız vardır. Bu civarda göreceğin her işaretin altında otuz okka paramız vardır.
Tekrar değirmene dönelim, burada bir kanara var, istavrozlu kanaranın hemen altında yarım bir ot tepesi vardır, aynı yerde beş kişinin sığabileceği bir kuruluk var, bir yağmurluk kadar, nişan mahiyetinde tarafımızdan yapılmış iki adet delik gözleriz, deliklerin derinliği ise insan kolunun dirseğine gelecek kadardır, aynı kayanın üzerinde istavroz görebiliriz, işte para yeri burasıdır…. !
__________________
HAYATTA EN DEĞERLİ HAZİNE SEVGİDIR..
|